Her dakika geçtiğinde, füzenin hedef bölgesi genişliyor. | Open Subtitles | مع كل دقيقة تمر فإن منطقة هدف هذا الصاروخ تتسع. |
Evet, çizdim. Çünkü çeliğe dönüşünce kıyafetlerim genişliyor ve üzerime olmuyor. | Open Subtitles | ورسمتها فقط لأنّي بعدما أتحوّل لفولاذ تتسع ثيابي ويبدو مظهري بها محرجًا. |
Arkaya iki çocuk koltuğu ve ödüllü bir domuz sığabilir. | Open Subtitles | يمكنها أن تتسع لمقعدين الخاصة بالأطفال و خنزي كجائزة للفوز أيضاً |
Yani nasıl bir ayak bu ayakkabılara sığabilir? | Open Subtitles | أعني، اين هي الأقدام التي يمكن ان تتسع لهذه الأحذية؟ |
Göz bebekleri büyür pelvisi sana doğru yönelir. | Open Subtitles | حدقات أعينهم تتسع حوضهم يميل باتجاهك |
26 terabayt da yaklaşık bu büyüklükte bir bilgisayar sistemine sığar. Linux sürücüleri ile birlikte toplamda 60000 dolara mâl olur. | TED | تتسع 26 تيرا بايت في نظام كمبيوتر تقريباً بهذا الحجم على سواقات لينوكس الدوارة, و تكلفتها بحدود 60,000 دولار |
9 kişilik, tamamen deri döşemeli iç mekan, aktif ses kontrollü multimedya merkezi. | Open Subtitles | تتسع لتسعة أشخاص، وبها مقاعد جلديّة، مركز للوسائط المتعددة مع متحكّم للضوضاء النشطة |
Panik yapmayın! Bir sürü odası var! | Open Subtitles | لا تخافوا إنها تتسع للجميع |
"genişliyor ve yayılıyor, genişliyor ve yayılıyor." | TED | " انها تتمدد و تتسع، انها تتمدد و تتسع" |
Kutuyu genişlettiğiniz zaman, ateşlendiği alan da genişliyor. | TED | وحين توسع الصندوق، تتسع أماكن الإطلاق (الكهربائي) |
Saat işliyor. Boşluk genişliyor. | Open Subtitles | الوقت يمضي و الهوة تتسع |
Kalbin biraz daha hızlı çarpıyor, göz bebeklerin genişliyor. | Open Subtitles | دقات القلب تتسارع الاعين تتسع |
Dur, buraya sadece bir kişi sığabilir. | Open Subtitles | انتظري ، انها تتسع فقط لشخص واحد |
Jules tek kişi için yapılmış bir sürü şeye kolayca iki kişi sığabilir. | Open Subtitles | (جولز)، أشياء كثيرة يدّعى أنها صممت لشخص واحد لكنها تتسع لإثنين بسهولة |
Biz sığamayız ama Momo sığabilir. | Open Subtitles | (لن تتسع لنا, بل لـ(مومو |
Kalp atışınız hızlanır göz bebekleriniz büyür, daha hızlı nefes alırsınız. | Open Subtitles | ضربات قلبك تتزايد، تتسع حدقة عيناك تتنفسأسرع... |
Bilirsin, orada kelime hazinen büyür. | Open Subtitles | تعرف بأن مفردات اللغة تتسع |
"büyür." Bu komikmiş. | Open Subtitles | تتسع , هذا مضحك |
- Umarım valize sığar. - Kotum ile ceketimi de al. | Open Subtitles | أأمل ان تتسع له حقيبه السفر - احضرى جينزى و جاكيتتى - |
Güzel. O zaman hediyesini paketleyeyim. Bu kutuya sığar. | Open Subtitles | جيد، سأغلف هديته إنها تتسع لهذه العلبة |
Ancak bir insan sığar. | Open Subtitles | بالكاد تتسع لشخص واحد |
Ve elliden fazla apartmanı yeniden inşa edebildik, bunların her birinin boyutu neredeyse sekiz kişilik bir hane halkı için yeterli. | TED | وتمكنا من إعادة بناء حوالي 50 شقة، كل واحدة منها تتسع لثمانية أفراد. |
Arka bahçede tek kişilik helikopter görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترى مركبة هيليكوبتر تتسع لرجل واحد في الباحة الخلفية |
Üç kişilik karavanda altı kişi mi yatıracaksın? | Open Subtitles | بوبى ، أتريد 6 أفراد ينامون فى مقطوره تتسع لثلاثة أفراد |
Çok güzel bir gemi ve bir sürü odası var... | Open Subtitles | -إنها مركبة جميلة تتسع ... |