O zamanlar, uydurma Fransız aksanı beni çok etkilemişti. | Open Subtitles | كانت بذاك الوقت تتصنع وماعرفته حالاً تلك اللكنة الفرنسية المزيفة |
Bazıları aksanının uydurma olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | البعض كان يقول بأنها تتصنع اللهجة |
Gerçek şu ki; bu uydurma bir aksan. | Open Subtitles | و الحقيقة أنها كانت تتصنع اللهجة |
katılım gösteriyorlar. İnsanları, taklit etmeye ikna edebilir miyiz ve bu, onların daha fazla katılım göstermesini sağlayabilir mi? | TED | ويشاركون ،هل من الممكن ان نجعل الناس تتصنع هذا الشيء وهل من الممكن أن تقودهم ليشاركوا أكثر؟ |
Ve bu duyguyu taklit ettikçe kendi babanın da aynı durumda olup olmadığını merak etmeye başlarsın. | Open Subtitles | و واقع أنك... تتصنع ذاك الشعور يجعلك تتساءل |
Hayır uydurmuyor | Open Subtitles | المريضة تتصنع ذلك للحصول على انتباه الآخرين |
"Eski sevgilimin taklit yapmadığından nasıl emin olabilirim?" | Open Subtitles | "كيف يُمكنني التأكّد من أنّ زوجتي الكبيرة لا تتصنع بلوغ الذروة؟" |
Sertleşmemişse, taklit yapıyordur. | Open Subtitles | وإذا لم تنتصب حلمتيها، فإنّها تتصنع. |
Belki benim annem de taklit yapıyordu. Belki bu yüzden gitti. | Open Subtitles | ربما أمي أيضاً كانت تتصنع |
Madison bunu uydurmuyor. Onunla konuşmamız gerek. - Buraya seni uyarmaya geldim. | Open Subtitles | ماديسون لاا تتصنع هذا علينا ان نخبرها انا هنا ل احذرك |