"تتكاثر" - Traduction Arabe en Turc

    • çoğalıyor
        
    • ürerler
        
    • çoğalmaya
        
    • ürer
        
    • çoğalın
        
    • ürüyorlar
        
    • üremesi
        
    • üreyebilir
        
    Herifler Çinliler gibi çoğalıyor. Open Subtitles لأن تلك الأشياء تتكاثر مثل الأرانب
    Diğer taraftan dişiler çiftleşme olmadan çoğalıyor. Open Subtitles - من ناحية أخرى - في الواقع يمكنها أن تتكاثر جنسياً
    Sardunyalar sadece bir kaç yıl yaşar, yani çabuk ürerler. Open Subtitles السردين يعيش سنوات قليلة، إنها تتكاثر سريعا
    Bakteri ortamdaki şeker bitene kadar çoğalmaya devam etti. Open Subtitles إلى وسط جديد كل يوم و تنمو البكتيريا و تتكاثر في ذلك الوسط الجديد حتى ينفذ منها السكر الذي تعتمده للنمو
    Kaliforniya Baha'daki ılık suda ürer fakat balık bulmak için kuzeye yolculuk eder. Open Subtitles انها تتكاثر في المياه الدافئة من ولاية باجا كاليفورنيا, لكنها تسافر الى الشمال بحثا عن الأسماك.
    - Size tekrar tekrar çoğalın diye maaş vermiyorum. Open Subtitles أنا لا أدفع لك لكي تتكاثر مرة أخرى
    Pekala, hayvanlar türlerini ayakta tutmak için ürüyorlar, değil mi? Open Subtitles حسنٌ، الحيوانات تتكاثر لتضمن النجاة وبقاء أنواعها، صحيح؟
    Ancak harika bir model organizma olan meyve sineği gibi bir canlı; zira küçük bir beyne sahip olması, karmaşık ve sofistike davranışlar sergileyebilmesi çabuk üremesi ve maliyetinin ucuz olması gibi özelliklere sahip TED لكن هل يمكن لكائنات مثل ذبابة الفاكهة والتي تعد نموذجا رائعا وذلك لأن لها دماغا صغيرا وقادرة على السلوكيات المعقدة والمتطورة إنها تتكاثر بسرعة ، ورخيصة
    Toplantılar daha sonra yapıyor olmanız gereken şeylerin konuşulduğu yerlerdir. Ama toplantılar aynı zamanda üreyebilir. TED الاجتماعات أماكن نتحدث فيها عن أشياء من المفترض أن نقوم بها في وقت لاحق. لكن الاجتماعات تتكاثر أيضا.
    Veya olguyu evrim psikolojisi açısından değerlendirebilirsiniz. Neden bizim -- yoksa bizim genlerimiz bizi istedikleri şekilde hareket ettirmek için böyle bir şey mi akıl ettiler? Karıncanın beyni asalaklanmış -- bizi istediği şekilde hareket ettiriyor -- böylece genlerimiz çoğalıyor mu? TED أو يمكنك اعتبار هذا نشوئية لنوع من علم النفس. لماذا يحدث-- هل أخترعت جيناتنا هذا كنوع من الخداع لجعلنا نتصرف بطرق محددة؟ نمل الدماغ، التطفل، لجعلنا نتصرف بطرق محددة بحيث تتكاثر جيناتنا؟
    İskelet dokuları çoğalıyor. Open Subtitles و الانسجة لديك تتكاثر بسرعه.
    Böcekler burada kolayca çoğalıyor. Open Subtitles الحشرات تتكاثر هنا بسهولة
    Gövdelerinin hemen sağında yer alan ufak bir kese vasıtasıyla ürerler; zira bu kese kabuklarının içinde olduğundan devamlı nemlidir ve oksijen absorbe edebilmektedir. Open Subtitles تتكاثر عن طريق وضع محافظ صغيرة على الجهة اليمنى من جسمها داخل القوقعة والتي تمتص الأوكسجين من الهواء بسبب رطوبتها الدائمة
    Çok hızlı ürerler. Open Subtitles الصراصير تتكاثر بسرعة
    Çünkü ürerler." Open Subtitles لأنّها تتكاثر
    Kuşlar gökleri ele geçirirken felaketten kurtulanlardan, küçük ve görünüşte önemsiz bir grup alttaki topraklarda çoğalmaya başladı. Open Subtitles كانت مجموعة صغيرة من الكائنات المتبقية تتكاثر على الأرض، مع أنها كانت لتبدو تافهة أول الأمر. ‏ كانت تختلف عن الكائنات المنافسة لها
    Sonra da konak canlıyı terk eder ve yumurtalarını suya bırakarak ürer. Open Subtitles ثم بعدها , تهرب وتترك العائل لتبيض في الماء و تتكاثر
    Orkide kendini işine adamış polen toplayıcılarının yardımı ile daha fazla tohum ve yavru üreterek başarılı bir şekilde yalnız bir şekilde ürer ve yeni bir tür meydana gelir. TED قادرة على انتاج المزيد من البذور والذرية بمساعدة من الملقحات المكرسة لها، تتكاثر الأوركيد بنجاح في عزلتها، وتصبح نوع جديد.
    - Size tekrar tekrar çoğalın diye maaş vermiyorum. Open Subtitles أنا لا أدفع لك لكي تتكاثر مرة أخرى
    Bildiğiniz gibi bakteriler çok hızlı ürüyorlar. Bu yoğurt yapmak gibi. Yani şu an kullanılan metodların maliyetinin küçük bir kısmı ile bir kaç hafta içinde, bir kaç fabrikada, bütün dünyaya yetecek miktarda aşıyı, hemde hiç yumurta kullanmadan üretmek mümkün. TED الان كما تعلمون تلك الباكتيريا تتكاثر بسرعة. كتلك في صناعة الزبادي. إذن يمكننا إنتاج لقاح لإنفلوانزا الخنازير تكفي للعالم كله في مصانع قليلة , في بضع أسابيع بدون الحاجة إلى بيض و بنسبة فقط مما تستهلكه الطرق الحالية من نقود.
    Ve bunun en sevdiğim örneği 1976'da başlayarak gerçekleşti, Lejyoner hastalığına neden olan bakterinin doğal suyun içinde her zaman varolduğunu, fakat Lejyonella basilinin, azami derecede üremesi için gerekli sıcaklığa yükselten şeyin ısıtma, havalandırma ve iklimleme sistemlerindeki suyun tam sıcaklığı olduğunu keşfettiler. TED ومثالي المفضل لذلك حدث في بداية عام 1976 عندما تم اكتشاف أن البكتريا التي تسبب مرض الفيلقية ( هي بكتيريا من النّوع الغرام السّالب ) يُعثر عليها على الدوام في المياه الطبيعية ولكن في درجة حرارة معينة ..وفي مياه التسخين والتبريد و التنقية فإن بكتريا الفيلقية تتكاثر بصورة كبيرة جداً
    Tenya, sadece bir flamingonun içinde üreyebilir. Bu yüzden ona ulaşmak için karidesleri konak olarak kullanır. Onları dikkat çekici renkteki sürüler haline getirir. Bu, flamingonun onları görebilmesini ve bir çırpıda yutmasını kolaylaştırır. Artemia sürüsünün sırrı işte budur. TED لا تستطيع الدودة الشريطية أن تتكاثر إلا في البشروش، لذا فللوصول إلى هذه النقطة، فهي تتلاعب بحاضناتها من الجمبري حتى تقوم بتشكيل هذه الأفواج الملونة الواضحة التي من السهل على طائر البشروش أن يقنصها وأن يأكلها، وهذا هو سر أفواج الأرتميا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus