"تتميز" - Traduction Arabe en Turc

    • bir
        
    • da
        
    • ve
        
    ve bir "mem" tam da budur, tavrı olan bir bilgi paketi. TED والمخيال عبارة عن حزمة من الافكار تتميز بطبع ما.
    Hem beyindeki bir topluluğa dahil olarak, hem de tek başlarına ele alındıklarına, nöronların özgün karakterleri altta yatan biyokimyalarının temel özellikleri tarafından şekillenir. TED الصفات الفريدة في كل خلية وفي كل مجموعةٍ من الخلايا في الدماغ تتميز بخصائص أساسية لتكوينها الكيميائي الأولي.
    Çok iyi bir zaman çözünürlüğüne sahip, ve dünyaya ışık hızında bakabiliyor. TED حيث انها تتميز بدقتها الزمنية الجيدة جداً ويمكن أن ترى العالم بسرعة الضوء.
    Büyük şehirlerde, örneğin Roma'da sağlık hizmetleri pek güçlü değildi. Open Subtitles المدن الكبيرة على غرار روما كانت تتميز بأنظمة صحية متدنية
    ve bize bulut gözlemlemenin amaçsız doğasını hatırlatır, ne kadar amaçsız bir aktivite olduğunu. TED وتذكرنا بأن مشاهدة السحب تتميز بكونها بلا هدف يا له من نشاط لا هدف له
    Ebola'nın modern tıp bilimini aşan bir kaçınılmazlığı var. TED فأيبولا تتميز بهذه الحتمية والتي تبدو أنه تتحدى علم الطب الحديث.
    ya da bir iskemle ve bunun gibi şeyler. ve biraz daha deneysel bir şey: Bu, Swarovski için bir aydınlatma donanımı ve yaptığı şey şekil değiştirmek. TED شي اخر . في طور التجربة: مصابيح للسقف. تتميز بسهولة تغير شكلها.
    Bu çöldeki savaşın kendine has bir özelliğiydi. Open Subtitles لذلك تتميز الحرب فى الصحراء بتفرد غير عادى
    60'lar ve 70'lerde Kuzey Denizi'ndeki bir uskumru stoku el çantası yapımcılarının yoğun avlanması sonucu düşüşe geçmiş ve bir daha da geri gelmemiştir. Open Subtitles لساعتين تقريبا. إنها تتميز بالتساهل، لكن قوتها الهائلة يجب أن تؤخذ بعين الاعتبار. اقترب منا أحد العجول لتفحصنا،
    Sualtı ormanlarının kökleri tuzlu suda yaşayabilir ve küçük balıklar için mükemmel bir fidanlık olurlar. Open Subtitles تتميز جذور المنجروف بقدرتها غير العادية علي الحياة في المياه المالحة، وهي تشكل ملاذاً للأسماك الصغيرة.
    Naylon kumaştan ve bir kat da özel koruması var. Open Subtitles انها تتميز بالنسيج النايلون المغلف بطلاء واقى
    Ama Sylvia, dansını tam sergileyebilmesi için kloş bir elbiseye ihtiyacı var. Open Subtitles لكن ، سيلفيا .. إنها بحاجة إلى عباءة جذابة وبلوزة لامعة حتى تستطيع أن تتميز برقصها
    - Düşündüm ki onun vücudunda ilginç bir şey var. Open Subtitles كما تعرف، تماماً حين ظننت أنها لا تتميز بأي شيء مهم،
    Biliyor musun, kulağın da kötü. Şarkı bile söyleyemiyorsun. Open Subtitles أتعلم، أنت أيضا تملك اذنا غير موسيقية لا يمكنك حتى تتميز النغمة
    Arkadaşım, bunun en iyi özelliklerimden biri olduğunu söyler. Onda da aynı özellik mevcut. Open Subtitles تقول صديقتي إن هذه من أفضل ميزاتي حيث تتميز هي بالأمر نفسه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus