Tam burada, avucumda Nefes alan, yaşayan bir akciğer, çipin üzerinde. | TED | هنا تماما في يدي هناك رئة بشريّة حيّة تتنفّس في رقاقة. |
Hala komada, hala tüplerle yaşıyor. Ak ciğeri parçalanmış, Nefes borusunda delik açmışlar.. | Open Subtitles | لم تستعد وعيها وهي تتنفّس بواسطة جهاز ولديها أنبوب داخل القصبة الهوائية ورئتها |
Sokağın aşağısında boş bir ev vardı ama sonra Nefes alması durdu. | Open Subtitles | وكانَ هناكَ منزلٌ فارغٌ في آخر الشارع لكنّها عندئذٍ لم تكن تتنفّس |
Daha bir Nefes alamadan seni öldürür. Eğer şanlıysan tabii. | Open Subtitles | السيّد سوف يقتلك قبل أن تتنفّس حتّي ، هذا إن كنت محظوظاً |
Sonra da Nefes alamasın diye başına bir torba geçirmiş. | Open Subtitles | وبعد ذلك وضع حقيبة على رأسها كي لا تستطيع أن تتنفّس |
Bakın işte orada, yalnız ve Nefes alamıyor. | Open Subtitles | انظر, إنها لوحدها, الفتاة التي تتقيّأ و لا تتنفّس |
Yardım edin, Nefes alamıyor! Krizler kötüye gidiyor. | Open Subtitles | النجدة إنها لا تتنفّس تزداد النوبات سوءاً |
Umutsuz bir gerçekki o göremez,duyamaz,yiyemez. Kendi kendine Nefes bile alamaz. | Open Subtitles | بالرّغم من أنها لا يمكن أن ترى، لا يمكن أن تسمع، لا يمكن أن تأكل و لا يمكن أن تتنفّس حتّى بنفسها |
Birlikte kalırsanız, biraz daha Nefes alırsınız. | Open Subtitles | ماتش إذا نبقى سوية، أنت يمكن أن تتنفّس لمدة أطول قليلا |
Siz yaşayan, Nefes alan bir kadını aradınız bir cesedi değil. | Open Subtitles | لقد بحثتِ عن امرأة حيّة تتنفّس ، وليس جثة هامدة. |
Yani temelde, buradan Nefes alıyorsun ve bu kaslarını gevşetiyor. | Open Subtitles | تتنفّس ببساطة من خلال هذا، فتسترخي عضلاتك. |
Birazdan Nefes almana izin vereceğim o zaman bana iki cümle söyleyeceksin. | Open Subtitles | سأترككَ تتنفّس بعد لحظة، و ستقول جملتَين. |
Sakın ellerini kıpırdatma yoksa annen Nefes almak için solungaçlara ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | أنزلي هاتَين اليدَين، وإلّا ستحتاج والدتك لخياشيم كي تتنفّس |
Tekrar Nefes aldığını görmek güzel. Babamın dalkavuklarından birinin seni ziyarete geldiğini duydum. | Open Subtitles | تسعدني رؤيتك تتنفّس مِنْ جديد سمعت أنّ أحد أتباع والدي زارك |
Hareket etme, Nefes alma. | Open Subtitles | "خذ الأمور ببساطة، لا تتحرّك لا تتنفّس " |
Öksürmeye başladı, sonra da Nefes alamamaya. | Open Subtitles | بدأت بسعال، ثمّ هي لا تستطيع أن تتنفّس. |
Nefes alma, tek söz söyleme. | Open Subtitles | لا تتنفّس, لا تقل كلمةً واحدة. |
Nefes alamıyor ve ölebilir. | Open Subtitles | ثم لا تستطيع أن تتنفّس و بعد ذلك تموت |
Charlotte Nefes almıyor. | Open Subtitles | دكتورة، غراي شارلوت، لا تتنفّس |
Şişmiş lenfler Maggie'nin Nefes yolunu tıkıyor. Alkol kullanarak indirdik. Şu an kendi başına Nefes alabiliyor. | Open Subtitles | لقد سدّت العقد اللمفية المتضخّمة مجرى الهواء لدى "ماغي" لقد قلّصناها بالكحول وهي تتنفّس بمفردها الآن |