Sınıfta durmadan iç çekiyor." | Open Subtitles | أنها متمردة و فضة و تتنهد كثيرا في الفصل |
Ve iki de bir hiç sebep olmadan... kendisi ile çok mutlu, iç çekiyor. | Open Subtitles | وبين حين وآخر ومن دون سبب سوى أنها سعيدة بنفسها، تتنهد |
(İç çekiyor) Onca yıl geçti ve ben sonunda tek üzgün jüri olmadığımı fark ettim. | TED | (تتنهد) بعد كل هذه السنين، حتى أدركت أخيراً أني لم أكن المحلف الوحيد الذي شعر بالإحباط. |
Çünkü her zaman Amerika'nın Başkanıymış ve bir savaş başlatıp başlatmamaya karar verecekmişsin gibi iç çekiyorsun da ondan! | Open Subtitles | لأنك تتنهد دائماً كأنك رئيس الولايات المتحدة وأنت يجب أن تقرّر سواء نحن ذاهبون إلى حرب أو لا |
Ayrıca, Senatör Gilbert ne zaman konuşsa iç çekiyorsun. | Open Subtitles | حين تتحرك بدلتك، أو تهتز عبر الشاشة. كما أنك تتنهد |
İç çekiyor, yani şey sesi çıkarıyor... | Open Subtitles | هي تتنهد و تصدر هذا الصوت |
(İç çekiyor) "Eşyalarını topla. Gitmekte özgürsün. | TED | (تتنهد) "اجمعي أغراضك، يمكنك المغادرة. |
İç çekiyor. | Open Subtitles | إنها تتنهد. |