"تتوفر" - Traduction Arabe en Turc

    • sahip
        
    • Doklardaki
        
    • olmadığı
        
    Bu maddelerin sahip olduğu eşsiz bir... ...özellik de programlanarak ayrıştırılırlar. TED وبالتالي هناك خاصية أخرى فريدة للمادة وهي أن هذه المواد تتوفر على، أنها يمكن برمجة تحللها.
    İkinci umudum şu ki sağlık problemlerimiz ortaya çıktığında bunları tedavi edebilecek iyi ilaçlara sahip olacağız. TED الأمل الاحتياطي الثاني هو أن تتوفر الأدوية الجيدة، على قدر ما لدينا من مشاكل صحية، لتتولى أمرها
    Bu empatinin vücut kanalı, birçok hayvan buna sahip. Ortalama köpeğinizde de bu var. TED وذلك نوعا ما قناة الجسد للتقمص العاطفي، والذي تتوفر عليه الكثير من الحيوانات. كلبكم الإعتيادي يتوفر عليه كذلك.
    Doklardaki iş imkanı sürekli azalıyor. Open Subtitles تعرفون، فرص العمل لا تتوفر في المراسي ...
    Elektrik olmadığı zaman işte burada oksijen yoğunlaştırıcı oda havasını çekiyor. TED حسنا هنا عندما تتوفر الكهرباء، مكثف الأوكسجين يأخذ هواء الغرفة.
    Muhteşem olurdu çünkü burada bahsettiğimiz şey sadece bir milyon beyin hücresine sahip bir böcek. TED حسنا، سيكون ذلك مدهشا، إذ أننا نتحدث عن حشرة تتوفر على مليون خلية دماغية فقط.
    Nixon'un bugunkü gibi gözlem araçlarına sahip olduğunu bir hayal etsenize. TED تخيل لو كان قد حصل هذا النوع من أدوات المراقبة التي تتوفر اليوم.
    30 mega şehri içine alan 600 büyük şehir, küresel GSMH’nın üçte ikisine sahip. TED فقط 600 مدينة، من بينها 30 مدينة كبرى، تتوفر على ثلتي الناتج المحلي الإجمالي.
    Kiribati, en büyük üç ton kaynağından birine sahip. Şu anda, gelirlerimizin %80-90'ını TED وكيريباتي هي إحدى الجزر الثلاثة التي تتوفر على مصادر مهمة، مصادر التونة.
    İnsan gözünün optik sinirin retinadan çıktığı yerde kör bir noktaya sahip olması ideal değildir, ama böyle gelişmiştir, basit bir fotoreseptör hücreden başlarayak. TED ليس مثاليا أن تتوفر العين البشرية على نقطة عمياء حيث يلتقي العصب البصري مع الشبكية، لكنها تطورت كذلك، بدء من خلية بسيطة مستقبلة للضوء.
    Birleşik devletlerde yaşıyoruz. Yeryüzündeki en mükemmel sağlık hizmetlerine sahip ülke. TED نحن نعيش في الولايات المتحدة، إنها تتوفر على أكبر نظام للرعاية الصحية على هذا الكوكب.
    Eyaletlardeki hastanelerin yarısı iki - üç hafta sürecek bir salgın halinde yeterli yatak sayısına sahip değil. TED نصف عدد الولايات لن تتوفر لديهم أسرة في المستشفيات في أول أسبوع، أو ربما أسبوعين.
    Böylece yeterli bilgiye sahip olduklarında, Open Subtitles ثم عندما تتوفر لهم بيانات كافية يقومون بالتعديل على الشحن
    Ama burada diğerlerinin sahip olmadığı teknolojilerimiz var. Open Subtitles لكنك تعرف أننا نملك تقنيّات لم تتوفر لغيرنا بعد
    Ajan olabilecek yeteneklere sahip olduğunuz kanısına vardık, ve son testi de geçtiniz. Open Subtitles تفيد نتائجنا بأنه تتوفر لديكما كل المؤهلات المطلوبة ولقد تجاوزتما الإختبار الاخير
    Başarılı bir yarışçı olmak için, güçlü bir kendini savunma sezisine sahip olmak ve yeteneğine sonsuz bir güven duymak şarttır. Open Subtitles لتكون متسابقا ماهرا يجب أن تتوفر على حس قوي في حماية الذات و أن تكون لك ثقة كاملة في قدراتك
    Doklardaki iş imkanı sürekli azalıyor. Open Subtitles تعرفون، فرص العمل لا تتوفر في المراسي ...
    1980'lerde Çin'de özgürlük olmadığı için eşim ve ben oğlumuz ve kızımızı alarak buraya geldik. TED زوجي وأنا أحضرنا أبني وإبنتي هنا عام 1980 لنحصل علي الحريه التي لم تتوفر في الصين في ذلك الوقت.
    Bu, elektriğin olmadığı, paranın olmadığı, tıbbi yeterliliğin olmadığı bir dünya. TED هذا عالم لا تتوفر فيه الكهرباء، لا توجد فيه أموال، أو كفاءة طبية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus