İyi bir yalancının yeteneği insanları yalan söyleme yeteneğin olmadığına inandırmaktır. | Open Subtitles | موهبة الكاذب الجيد تجعل الناس تعتقد أنك تفتقر إلى موهبة الكذب |
Çelişkili talimatlar veriyorsun, Her şeye baş kaldırıyorsun, insanları aşağılıyorsun. | Open Subtitles | إنّك تصدر تعليمات متناقضة، إنّك متمرد، إنّك تجعل الناس بائسين. |
- Yazıyorum... ama önce insanlara kendilerini kötü hissettirmeden ürün satamazsın. | Open Subtitles | لكنك لن تستطيع بيع المنتج بدون أن تجعل الناس تعساء أولاً |
Koruma ihtimalini maksimum seviyeye çıkarmak için ücretsiz mi vereceksiniz? Yoksa insanlara bunu kullandıklarından emin olmak için para mı ödeyeceksiniz? | TED | تمنح هذه الناموسيات مجانا لزيادة انتشارها؟ أم تجعل الناس يدفعون مبلغا لأجل أن ترغمهم على الإحساس بأهميتها؟ |
Sadakat insanların yapmak istemediği şeyleri yapmalarını sağlayan bir araçtır. | Open Subtitles | الولاء ، أداة تجعل الناس يقومون بأشياء لايريدون القيام بها |
Penelope hep insanı zengin yapanın para olmadığını söylerdi. | Open Subtitles | الناس تقول دائما ان المال لا تجعل الناس سعداء |
İnsanlara kendini onların ailesi olduğunu düşündürüp, sonra da çekip gidiyorsun, hayatlarını mahvederek. | Open Subtitles | تجعل الناس تظنك أحد أفراد عائلتها ثم تهجرهم و تدمر حياتهم |
İnsanları güldüren tek bir güzel şaka senin hakkındaki fikirlerini sonsuza kadar değiştirebilir. | Open Subtitles | نكته واحده جيده تجعل الناس تضحك يمكنهم تغيير شعورهم من ناحيتك إلى الابد |
Bu pasajda robotlar her gün insanları yakala ve sonra gemileri kaçıp. | Open Subtitles | كل يوم السفن تجعل الناس ياتون الى هذا المكان ثم السفن تاخذهم |
Öyle insanlar yaratıyor ki - teşvikleri insanları doğru şeyi yapmak için manipüle ettiğinizde - teşviklere bağımlı insanlar yaratıyor. | TED | لانه بهذه الطريقة التي تنص على وضع حوافز لدفع الناس للقيام بالامر الصحيح تجعل الناس مدمنين على هذه الحوافز |
İnsanlara, onları istediğini hissettirmelisin o zaman onları elinde tutarsın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تجعل الناس يشعرون بأنّك ترغب بهم وبأنّك متمسّك بهم. |
Etrafındaki insanlara, kendilerini aşağılanmış hissettirmemesidir. | Open Subtitles | ان الرجولة لا تعني أن تجعل الناس من حولك يشعرون بالمهانة |
Burada oturup insanlara kendilerini kötü hissettirmek için yollar düşünüyorum. | Open Subtitles | أجلس هنا وأفكر بالطرق التي التي تجعل الناس تعساء |
Sadakat insanların yapmak istemediği şeyleri yapmalarını sağlayan bir araçtır. | Open Subtitles | الولاء ، أداة تجعل الناس يقومون بأشياء لايريدون القيام بها |
Şu bakışın var ya, partine gelmeden önce insanların yemek yeme sebebi. | Open Subtitles | نعم، تلك النظرة هي السبب التي تجعل الناس يأكلون قبل حضور حفلاتك. |
Penelope hep insanı zengin yapanın para olmadığını söylerdi. | Open Subtitles | الناس تقول دائما ان المال لا تجعل الناس سعداء |
- İnsanlara kendini nasıl sevdirirsin? | Open Subtitles | كيف تجعل الناس يحبونك؟ |