Bulduğumuz ilk cesedin göğüs boşluğu üzerindeki göğüs kemiğinde; dördüncü, beşinci ve altınca kaburga kemiklerinde ağır travmalar var. | Open Subtitles | تجويف الصدر للجثة الأولى التي وجدناها تُظهر جرح هائل بعظمة القص و الأضلاع القصية الرابعة و الخامسة و السادسة |
Burun boşluğu boyunca kafatasının içine sokulmuş bir patlayıcı yüzünden ölmüş. | Open Subtitles | قتلت بمتفجرات زرعت بالدماغ عن طريق تجويف الانف |
Göğüs boşluğuna bir çeşit tüp yerleştiriyor ve kalp kasını çıkarıyor. | Open Subtitles | أدخل أنبوباً من نوعٍ ما في تجويف الصدر و أستخرج القلب |
Kafatasında oluşan ve sinüs boşluğuna... doğru gelişen bir tür zararsız kemik tümörü. | Open Subtitles | إنّه النوع الذي يحفّز العظام التي تنمو من أسفل الجمجمة إلى تجويف الجيوب الأنفية |
Orası tam vücut boşluğunu açtıkları ve iç organları inceledikleri yer. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي تنتشر فتح تجويف الجسم وفحص الأعضاء الداخلية |
Saf oksijen göğüs boşluğunda nasıl birikti? | Open Subtitles | كيف للأكسجين النقي أن يتراكم في تجويف الصدر؟ |
Böylece, aslında hem kemiğe hem de kök hücrelerle dolu bu katmana bitişik yapay bir boşluk yaratmış olduk. | TED | وبالتالي سيُخلق، ضمن جوهرها، تجويف اصطناعي يكون بجوار كل من العظم وأيضاً بجوار هذه الطبقة الغنية جداً بالخلايا الجذعية. |
Sanırım karın boşluğundan kesmiş veya ayırmışlar. | Open Subtitles | أتخيّل بأنّهم كان يمكن أن يمزّقوا أو سحب من تجويف الجسم. |
Bir tek çürük bile göremiyorum Bay Cronin izleniyor mu? Konuşmuyor | Open Subtitles | لا ارى اي تجويف هل السيد كرونن تحت المراقبة؟ لم يقل اي شيء |
Kadınların küçük bir azınlığı için, vajina çukuru ölü bir yer. | Open Subtitles | للجميع ، أقلية صغيرة من النساء، الأنبوب المهبلي يكون لديهن تجويف ميت |
Karın boşluğuna kaçabilecek ve şoka sebep olacak sıvılar için karın boşluğu baştan sona yıkandı. | Open Subtitles | تجويف بطنها تم تنظيفه بدقة من أى سوائل هاربة لتجنب الصدمة |
Üst çene kemiğine açılan burun boşluğu bir tür zehir kesesi barındırıyor. | Open Subtitles | تجويف إضافى فى الفك العلوى يبدو أنه ملىء بالسم. |
Bir bakalım, kafatası boşluğu ne söyleyecek. | Open Subtitles | حسنا، دعينا نرى ماذا يقول تجويف المعدة |
Bu yüzden rontgen çektim, sinus boşluğuna gömülmüş bu şeyi buldum. | Open Subtitles | بينما كنتُ ألتقط الأشعة السينيّة رأيتُ هذا في تجويف الجيوب الأنفية لديها |
Karın boşluğuna buzlu su enjekte ederek hasarı azaltabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا الحد من الضرر عن طريق حقن الماء المثلج في تجويف البطن |
Bu yüzden karın boşluğuna buzlu su enjekte ediyoruz. | Open Subtitles | ولهذا السبب سنحقن الماء المثلج في تجويف بطنك |
Akciğerlerimizdeki kılcal damarlar kan emişi nedeniyle tıkalı hale gelir, böylece akciğerler sertleşebilir ve tüm göğüs boşluğunu ezilmeden koruyabilir. | TED | إنه جدار الرئتين الذي سينضط بالدم، بسبب الضغط، لكي يتمكن من التصلب والحفاظ على تجويف الصدر من التمزق. |
Öncelikle periton boşluğunu açıp iç organlara ulaşacağız. | Open Subtitles | الآن سنشقّ تجويف البطن، لكشف أعضاء الجسد الداخلية. |
Boşaltılmış bir ameliyathane, karın boşluğunda bir bomba kayıp bir sağlık görevlisi, eliyle bombaya dokunan bir stajyer hayatları tehlikede dünyanın en iyi iki cerrahı içindeki bombayı çıkarmazsak her an kanaması başlayacak bir adam ve asistanım doğum sancısı çekiyor ve sen ıkınmamasını söylüyorsun. | Open Subtitles | تماخلاءغرفالعمليات, و هناك قنبلة في تجويف بطني مسعفةمفقودة, مستجدةيدهاعلىشئقدينفجر , و جرّاحان ممتازان في طريق الخطر |
Yaranın etrafındaki noktalanma vurulduğunu gösteriyor ama göğüs boşluğunda mermi yolu yok. | Open Subtitles | التنقيط حول الجرح يقول بأنه أصيب بعيار لكن لا يوجد إسقاط في تجويف الصدر |
Kurşun bağırsaklarını parçalarsa, ölü dokudan oluşan bir boşluk yaratır. | Open Subtitles | ..عندما تخترقكالرصاصة. تصنع تجويف من النسيجِ الميتِ. |
Kurşun bağırsaklarını parçalarsa, ölü dokudan oluşan bir boşluk yaratır. | Open Subtitles | ..عندما تخترقكالرصاصة. تصنع تجويف من النسيجِ الميتِ. |
Sen boğanın boynuzlarını kavradığında, onu yere yıkamaya ihtiyaç duyarsın, ve ondan sonra matador kılıcına ihtiyaç duyarsın ve onu göğüs boşluğundan içeriye doğru daldırmaya ihtiyaç duyarsın. | Open Subtitles | اخرس وحسب فعليك ان تسيطر عليه وعليك ان تحارب وتضعه في تجويف صدرك |
Burada kocaman bir çürük var. | Open Subtitles | لديك تماما تجويف هنا. |
Dört akciğeri toplamak için daha büyük bir göğüs çukuru. | Open Subtitles | تجويف صدري أكبر لدمج أربعة رئات |
Acayip iğrenç bir şey bu be. Göz çukurunu görebiliyorum. | Open Subtitles | هذا مقرف بشكل جهنميّ، بوسعي رؤية تجويف عينك. |
Çukur derinleşir ve küçük bir girişi olan bir oyuğa dönüşür. | Open Subtitles | تعمقت النقرة و تطورت إلى تجويف بفتحة صغيرة |