Orada sadece uyuşturucu satıcıları güvendedir. | Open Subtitles | لأن الناسَ الوحيدينَ سلامة هناك تجّار المخدّرات. |
Sanığı ömür boyu hapse mahkûm ederek uyuşturucu satıcıları, hırsızlar ve basit suçlularla aynı cezayı vermek ölenlere saygısızlık olacaktır. | Open Subtitles | الحُكم على المتّهم بالسّجن مدى الحياة هو نفس الحُكم المطبّق على تجّار المخدّرات , ممتهني السّرقة الجُناة غير العنيفين |
Bu tip bilgilere erişimi olanlar genelde polisler, FBI ve üst düzey uyuşturucu satıcıları oluyor. | Open Subtitles | هم الشرطة والمباحث الفيدراليّة... وبعض تجّار المخدّرات. |
Teddy Sextramp, uyuşturucu satıcıları ve polislerin yanında tanıştığım ve hırsızlık yapmaya gittiğim adamsın. | Open Subtitles | ) (تيدي سكسترامب) الذي قابلتُه مع تجّار المخدّرات والشرطة، وذهبنا للسرقة من المتجر سويّة، |
Geçimini uyuşturucu satıcılarını vurup soyarak sağlıyor. | Open Subtitles | معيشة جعل شخص ما تجّار المخدّرات المحليّون المغطّيون. |
Washington Heights'taki uyuşturucu satıcılarını sokaklardan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı | Open Subtitles | كانوا يحاولون إخراج تجّار المخدّرات من الشوارع في "واشنطن هايتس" |
- uyuşturucu satıcıları. | Open Subtitles | تجّار المخدّرات |
uyuşturucu satıcıları seni sevmez. | Open Subtitles | تجّار المخدّرات يَكْرهونَك |
Özetle, Bay Stone uyuşturucu satıcıları ve fahişeleri savunur. | Open Subtitles | أساسًا، السيّد (ستون) يمثّل تجّار المخدّرات والعاهرات |