Kardeşi için mücadele veriyor, ne bir akrabası ne bir ailesi var. | Open Subtitles | إنها تحارب في سبيل أخيها، هي بنفسها، لا أقارب لديها، لا عائلة. |
Hakkın olan için mücadele etmelisin, üvey kardeşlerine bel bağlama. | Open Subtitles | يجب ان تحارب من أجل ما تملك لا تعتمد على أشقائك الغير شرعيين |
Yani, dev gibi bir kurabiye için savaşıyorsun ve ormanda bir browni var. | Open Subtitles | اذن انت تحارب لأجل قطعة حلوي عملاقة بينما هناك كعكة كاملة في الغابة |
Bir tür manyetik fırtına bu gezegenin uydularının çekim kuvvetiyle savaşıyor. | Open Subtitles | نوع من انواع العواصف المغناطيسية تحارب الجاذبية على قمر هذا الكوكب |
Ve sen de harekete geçip onun gibi savaşmak istiyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | و أنت تتمنى أن تكون مشهوراً و أن تحارب مثله أليس كذلك؟ |
kendi yaşamın tehlikedeyken, bir de en iyi arkadaşınla kavga mı ediyorsun? | Open Subtitles | لماذا تحارب وتجادل مع صديقك العزيز بينما حياتك فى خطر ؟ |
"Lunch Lady" serisinin 9. kitabını henüz bitirdim, öğle yemeği servisçisi, suçla savaşan bir kadın hakkındaki çizgi roman serim. | TED | وللتو انتهيت من الكتاب التاسع في سلسة "سيدة الغداء"، والتي هي سلسلة رواية صورية عن سيدة الغداء التي تحارب الجريمة. |
Klanların kendi aralarındaki mücadele, ...asla mutlu bir sona ulaşmayacak. | Open Subtitles | العشائر تحارب بينهم لن يكون عنده إنهاء سعيدة. |
Yarışmada düzgünce mücadele ...edebilmen için sana doğruyu söylemedim. | Open Subtitles | أنا لم أقلك الحق لكي أنت يمكن أن تحارب في المنافسة. |
Senin kalbin gerçekten vahşiyse, hayallerin için mücadele edersin. | Open Subtitles | لو أنت قاسي القلب سوف تحارب من أجل أحلامك |
Arthur, sen hiç var olmayacak bir dünya için savaşıyorsun. | Open Subtitles | أرثر,أنت تحارب لإرادة لن تتواجد أبداً أبداً |
Hiçbirimizin gözlüksüz göremeyeceği bir şeytan gücüyle savaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تحارب قوى الشر التي لا يمكن لأحد منّا رؤيتها بدون نظارة شمسية |
Araf'ta işkence görmüş her ruh Günlerin Sonu için savaşıyor. | Open Subtitles | كل روح معذبة في المطهر، تحارب من أجل نهاية الأيام |
"Tek başına bir adam, tozlu yollarda, silahı dürüstlük ve bir bambu değnek, İngiltere'yle savaşıyor." | Open Subtitles | وجل واحد يجوب الطرقات المتربة مسلح بالأمانة فقط و هيئة كاملة تحارب الامبراطورية البريطانية |
Tanrılardan biriyle savaşmak istiyorsan tanrıların silahını kullan. | Open Subtitles | إذا أردت أن تحارب خارق فاستخدم السلاح الخارق |
Bir başkasını anlamak yerine bir başkasıyla kavga ediyorlar. | Open Subtitles | كل هذه المجموعات تحارب بعضها البعض بدلا من أن تفهم بعضها البعض. |
Ve tabii çocukların fuhuşa zorlanmasına karşı tutkuyla savaşan Kamboçyalı bir aktivist, Somaly Mam. | TED | والمرأة الأخرى، سومالي مام، ناشطة من كمبوديا، تحارب بحب ضد عهر الأطفال |
Komünist hareketi, insanın doğal dürtülerinin ve yaşam sevincinin özgürlüğü için savaşır. | Open Subtitles | إن الحركة الشيوعية تحارب من أجل تحرير... الحياة الطبيعية للانسان والعيش بسلام |
Çünkü çatışmanın harareti içerisinde ne uğruna savaş verdiğinizi unutmamanız gerekir. | Open Subtitles | لان في خضم المعركة يجب ان تعلم ماذا تحارب من اجله |
Ama bazen bir an gelir, tüm olanlara karşı gelmen gerekir. | Open Subtitles | و لكن تأتي عند نقطه معينه و ينبغي أن تحارب للعوده |
Her zaman, savaştığın o şey olmandan korktum. | Open Subtitles | دائما كنت أخشى أن تصبح ذلك الذي تحارب من أجله |
Önem verdiğin şeylere zaman ayır yoksa ne uğruna savaştığını unutursun. | Open Subtitles | خصص الوقت للأمور التي تكترث لأمرها، وإلا ستنسى لماذا تحارب أصلاً. |
Artık FBI'la dövüşüyorsun, Dre. | Open Subtitles | أنت تحارب مكتب التحقيقات الفدرالي الآن، در. |
Onca yıl boyunca şu anı durdurmak için savaştın. | Open Subtitles | كل هذا السّنين تحارب لتمنع هذه اللحظة الواحدة. |
Fakat yolsuzlukla savaşırken para çalan insanların ceplerine dokunduğunuz zaman, sadece susup oturmuyorlar. | TED | لكن ما يعنيه هو أنه عندما تحارب الفساد عندما تقترب من جيوب الناس الذين يسرقون المال لن يبقوا صامتين |
- Evet, olacak. O adamla dövüşmek istedin. | Open Subtitles | كنت تريد ان تحارب هذا الرجل و كنت تنتظر اللحظة المناسبة |