Belki yüzeyin altında hepimizi hareket geçiren sessiz bir isyan vardır. | TED | ربما يوجد نوع من أعمال الشغب تحت السطح التي تحركنا جميعاً. |
yüzeyin altında, yeryüzündeki en büyüleyici deniz yaşamı oluşan bu dalgaların altındadır. | Open Subtitles | تحت السطح, تخلق هذه الموجات المتكسرة, البيئة البحرية الأكثر سحرا على الأرض. |
Eğer bugün hala yüzeyin altında sıvı bir okyanus varsa... | Open Subtitles | لو كان هناك محيطٌ من مياه سائلة تحت السطح اليوم |
Yüzeyin altına batmıştı. Hakkında konuşmamıza izin verilmiyordu. | TED | و غرق تحت السطح. لم يكن من المسموح لنا أن نتحدث عنه. |
Yani bu nedenle, bu karbonun depolanabileceği yerleri araştırmaya devam etmeliyiz, muhtemelen yer altında, oraya gittiğinde ne olacağı bilinmeli. | TED | ولهذا السبب، نحن بحاجة إلى أن نبقي على دراسة أماكن حيث يُحفظ هذا الكربون، من المحتمل أن يُحفظ في باطن الأرض، لنعرف ما الذي سيجري له حين يوضع هناك تحت السطح. |
Teknedeki insanlar yüzeyin altındaki hayat tarafından büyülenmişti. | TED | ودُهش الناس الذين كانوا على متن القارب من الحياة تحت السطح. |
Bilmiyoruz. Ve yüzey altı organizmalarını incelerken karşılaştığımız şey olan aktivite hızları çok çok yavaş büyüdükleri için, yavaş oluyor. | TED | وماهو حجم نشاطها ، وذلك شيء نتعامل معه في عملنا مع الكائنات التي تعيش تحت السطح ، لأنها تنموا ببطءٍ شديدٍ جداً. |
Bu ölüme yakın deneyimimi sizlere anlatıyorum çünkü bu deneyim bazı şeylerin yüzeyin altında kalınca ne kadar tehlikeli olduklarını gösteriyor. | TED | أشارككم تجربة الدنو من الموت هذه لأنها توضح مدى خطورة الأشياء عندما تكون تحت السطح. |
Bugün, havuzun kenarında yürürken yüzeyin altında ters giden bir şeyler olduğunu haber veren kız ben oluyorum. | TED | اليوم، أستطيع أن أكون تلك الفتاة التي تمشي قرب المسبح لأقوم بالإنذار أن هناك شيء يحدث تحت السطح. |
O gezegenden çıkan buz gayzerleri görüyoruz, bunlar da okyanusun varlığını işaret ediyor, bilirsiniz, yüzeyin altında. | TED | وجدنا نوافير طبيعية من الجليد تتصاعد من الكوكب. و هذا يدل على إمكانية وجود محيط تحت السطح |
Artık yüzeyin altında olsa bile nereyi kesmemiz gerektiğini biliyoruz. | TED | نحن نعرف الآن أين يجب أن نقطع , حتى عندما يكون تحت السطح. |
Aşağıdaki sularda, yüzeyin altında bir yerde mutlaka yiyecek olmalı. | Open Subtitles | في مكان ما، تحت السطح تحت، هناك الغذاء هو يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَهُ. |
Büyük ihtimalle su, şimdi yüzeyin altında bir tür tiyal tabakasının içinde donmuş vaziyettedir. | Open Subtitles | على الأرجح فإن الماء تجمد الآن على هيئة جليد دائم تحت السطح |
Bu sebeple, o bölgelerde yüzeyin altında buzun gizli olma ihtimâli çok kuvvetlidir. | Open Subtitles | لذا فإمكانية وجود الجليد تحت السطح في هذه المناطق قوية جدا |
Ama yüzeyin altında pusuda bekleyen tümüyle şüpheli görünmeyen bir şey var. | Open Subtitles | لكن شيءٌ ما لا يمت للسمك بصلة ينسل تحت السطح |
Bazen yüzeyin altında olan şeyler vardır. Derin iyoda tepki veriyor. | Open Subtitles | ثمة أمر مريب تحت السطح جلدك يتفاعل مع اليود |
Yüzeyin altına inenler kendi mesuliyetleri altında böyle yaparlar. | Open Subtitles | أولئك الذين يذهبون تحت السطح يعرضون نفسهم للخطر |
Yüzeyin altına derken gerçek anlamda mı söylüyorsun, mecazi anlamda mı? | Open Subtitles | "عندما تقول "تحت السطح فهل تقصد هذا حرفياً أم مجازياً؟ |
Ve hemen yüzeyin altındaki kökleri de gölgelemiş olur. | Open Subtitles | وتغطّي شبكة الجذور أيضاً والتي تكمن تحت السطح مباشرة |
Asıl can alıcı soru ise, kesinlikle, eğer oraya gider ve yüzey altı canlıları bulursak, ki bulacağımızı kesinlikle umuyorum, ikinci bir yaşam yaratılışı olacak mı? | TED | وأحد الأسئلة الشائعة ، بالطبع ، هو إذا ذهبنا إلى هناك ووجدنا حياةً تحت السطح ، وأنا متأكدةٌ من ذلك ، فهل تلك بداية نشأة حياةٍ جديدة ؟ |
Onları derhal güverte altına indirin ve bomba yükleyin. | Open Subtitles | ينبغى اعاده تسليحها على الفور بالقنابل تحت السطح |
Gezegenin yüzeyinin altında buz bulunmakta. | TED | هناك طبقة تحت السطح مكونة من الجليد في ذلك الكوكب. |
Duygularım yüzeyin hemen altında mayın gibi yüzüyor. | Open Subtitles | عواطفي تترصد تحت السطح مثل لغم عائم. |