Akciğer atardamarına kurşun denk gelmiş. Sol ciğerden gelen kan akışının çoğunu engelliyor. | Open Subtitles | توجد رصاصة في فرع شريانه الرئوي تحجب أغلب الدم المتدفق من الرئة اليسرى |
Bu orman büyüdükçe, güneş ışığını engelliyor. | TED | بينما تنمو هذه الغابة فهي تحجب ضوء الشمس. |
Işığımı engelliyorsun. | Open Subtitles | والآن لو سمحت, أنت تحجب الضوء عني. |
- Dostum, prizi engelliyorsun. | Open Subtitles | يا صديقي، أنت تحجب مقبس الحائط |
Git başımdan, Dwight. Koca cüssenle, tezgahımı kapatıyorsun. | Open Subtitles | ابتعد عن هنا يا دوايت أنت تحجب طاولتي عن المشترين |
Eğer zaten içerdelerse sinyalleri bloke olabilir. | Open Subtitles | إشاراتهم قَدْ تحجب إذا كانوا في الداخل. |
Ama bazı yerlerde... ağaçlar ve binalar görüşü engelliyor. | Open Subtitles | .. و لكن في بعض الأماكن هناك أشجار أو مباني تحجب الرؤية |
Evet ve suç mahalini görmemizi engelliyor. Kamyonetin tam arkasında. | Open Subtitles | أجل , و هي تحجب موقع الجريمة إنه خلف الشاحنة تماماً |
Gerçeği engelliyor ve bu da şu an tam ihtiyacımız olan şey. | Open Subtitles | أنها تحجب الحقيقة وهذا هو ما نحتاجه الان |
Yaydığı sinyal, iletişim ve ışınlama güçlerimizi engelliyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | ويبدو أن إشارته تحجب قدرتنا على الانتقال والاتصال |
Bu imkansız çünkü ağaçlar görüşünü tamamen engelliyor. | Open Subtitles | ذلك مستحيل، لأن الشجرة تحجب رؤيتها بالكامل من تلك الغرفة. |
Görüşümü engelliyorsun, pislik. | Open Subtitles | أنت تحجب عني الرؤية،أيها الحثالة . |
Yaratıcılığımı engelliyorsun baba. | Open Subtitles | أنت تحجب إبداعي يا أبي |
Tabelaları engelliyorsun! | Open Subtitles | ابتعد انت تحجب المنظر |
Her kimsen çekil önümden. Yiyeceklerin önünü kapatıyorsun. | Open Subtitles | ابتعد عني أيما كنت ، فأنت تحجب الطعام |
Önümü kapatıyorsun salak! | Open Subtitles | أنت تحجب الرؤية عني أيها الغبي |
Manzarayı kapatıyorsun, çekil de kendime bir koca bulayım". | Open Subtitles | "أيها الزنجي، أنت تقف في طريقي". "أنّك تحجب الرؤية، أبتعد عن الطريق لكي أستطيع العثور على زوج ليّ". |
- Karnıma dokunman değil amaşuan elinbebeğin çıkacağı yeri bloke ediyor. | Open Subtitles | -لا أمانع بأن تلمسي معدتي ولكن يدك تحجب الجزء الذي سيخرج منه الطفل |
Karanlık, tehlikeli ve gezgin yırtıcı hayvanların gelişini gizliyor. | Open Subtitles | تحجب العتمة وصول كتائب من المفترسات الخطيرة. |
Okul otobüsleri kamerayı kapatıyor dolayısıyla Daniel'in çıkışını göremedik. | Open Subtitles | الحافلات المدرسية تحجب الكاميرا لذى لم نلاحظ رحيل دانيال |
Şu anda ana kapının giriş yolunu kapatıyorlar ve nöbet değişimlerini zorlaştıracaklar. | Open Subtitles | هي تحجب المرور من البوابة الرئيسية وستصعب الأمور لتغيير الحراس |
engelliyormuş. | Open Subtitles | *المفتاح تحت الوسادة* لقد كانت تحجب العلامة |
Arabamın önünü kapatmışsınız. | Open Subtitles | انها تحجب الطريق عني |