Ama daha şiirsel olarak, yapıyı Mall'un demokratik havasını solumak, onu kendine getirmek olarak düşünmeyi seviyoruz. | TED | ولكن بشكل أكثر شاعرية، يحلو لنا أن نفكر في البنية على أنها استنشاق لهواء ديموقراطية المول، تحضره لذاته. |
Parasını çoktan ödedim tek yapman gereken gidip getirmek. | Open Subtitles | لقد دفعت ثمنه بالفعل كل ما عليك هو أن تحضره |
Kız kardeşim onu bazen kapıya getirir. | Open Subtitles | أختي.. أختي تحضره إلى البوابة بين الحين والآخر ونتكلم مع هذه |
- Ne yalanı? Dr. Bruner'in senden onu buraya getirmeni istediği, palavra. | Open Subtitles | قلت بأن الدكتور برونر طلب منك أن تحضره معك إلى هنا،هذا هراء |
Jim, kitabı getirmeniz gerekiyor. Catherine bu gece okumakta diretiyor. | Open Subtitles | يجب أن تحضره الآن |
Logan Sanders ile aynı odada olamayacağımı sandığın için onu getirmedin yani. | Open Subtitles | أنت لم تحضره لأنك تعتقد بأننا لا يمكن أن نتواجد بغرفة واحدة |
Eğer Karlenko Vortex üyesi ise onu buraya getirmenizi istiyorum. Canlı olarak. | Open Subtitles | إن كان كارلنكوف من عصابة فورتكس أريدك أن تحضره لي حيا |
Yerine koymak için bu gece getirmesini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أت تحضره هذه الليلة بحيث نرجعه إلى مكانه مجدداً |
Tamam ama videoyu aldığın gibi bana getireceksin. | Open Subtitles | اتفقنا ولكن حالما تحصل عليه تحضره إليه مباشرة |
- Onu getirmediniz mi? | Open Subtitles | ألم تحضره إلى هنا؟ كلا |
Senin için en iyisi onu buraya getirmen olur, haksız mıyım? | Open Subtitles | اعتقد ان افضل شيئ الان هو ان تحضره الي هنا الان , حسنا ؟ |
Annesi haftada bir "inhibitor" enjekte edilmesi için getirecek, normal bir hayatı olması için. | Open Subtitles | ما دامت والدته تحضره هنا من أجل حقن المثبط الأسبوعية فانه لا بد أن يعيش حياة عادية |
Onu Hindistan'dan buraya getirmek senin fikrindi. | Open Subtitles | لقد كانت فكرتك أن تحضره من الهند الآن. |
Onu Hindistan'dan buraya getirmek senin fikrindi. | Open Subtitles | لقد كانت فكرتك أن تحضره من الهند الآن. |
O iki günden .birinde de onu bu çocuk üfürükçüsüne getirmek zorundasın. | Open Subtitles | وأنت تستطيع رؤية ولدك ليومين من الاسبوع فقط, واحد منهم يجب عليك أن تحضره الى هذه "طاردة فئران السجاد" |
Biraz getirir misin? | Open Subtitles | هل ممكن ان تحضره لى؟ |
Ve getirmeni söylediğim yengeç kekleri nereye koydun? | Open Subtitles | وين وضعت ذلك الكعك الذي اخبرتك ان تحضره ؟ |
Onu getirmeniz için ısrar ediyorum. | Open Subtitles | -أصر عليك أن تحضره |
Logan Sanders ile aynı odada olamayacağımı sandığın için onu getirmedin yani. | Open Subtitles | أنت لم تحضره لأنك تعتقد بأننا لا يمكن أن نتواجد بغرفة واحدة |
Bir saat içinde kendi elinizle evime getirmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أفضل أن تحضره لمسكني شخصيا, خلال ساعة |
T.K.'den onu getirmesini istemiştim. | Open Subtitles | لقد طلبت من تى كى ان تحضره. |
İşte o zaman onu bana getireceksin. | Open Subtitles | وحين يفعل ذلك، عليك أن تحضره أمامي. |
Onu niye buraya getirmediniz? | Open Subtitles | لماذا لا تحضره هنا؟ |
İstediğim şey, Ryan'ı her sabah alıp vardiyasını tamamlıyormuş gibi yapıp, benimm yanıma getirmen? | Open Subtitles | ما أحتاجه منك ان تُقِل رين كل صباح كأنه يفعل تفاهاته , ان تحضره الى صالتي الرياضية حسنا ؟ |
Sonra kolye sembolünün üstüne kutsal kumdan dökeceğim ve Eyrishon onu kaybolduğu zamandan alıp bana getirecek. | Open Subtitles | آه ، ثم أصب الرمال المقدسة على تمثيل القلادة و " إيريشون " سوف تحضره جرا |