Kamplar hakkındaki kanıtları yok etmeye çalıştı. | Open Subtitles | كان يحاول تدمير الأدلة التى تشير لكارثة المعسكرات |
Kusursuz bir suçu ortadan kaldırmanın zor olmasının bir nedeni de, kanıtları yok etme şeklinin, kanıt olabilmesidir | Open Subtitles | سبب واحد يجعلك تكشف الجريمة الكاملة تدمير الأدلة يترك أدلة آخرى |
Zeki bir suçlunun ilk yapacağı iş kanıtları yok etmektir. | Open Subtitles | أوّل شيءٍ يفعله مُجرم ذكيّ هو تدمير الأدلة. |
Sonuç olarak, kanıtı yok etmede ona yardım ettin. | Open Subtitles | بنهاية المطاف فأنت من ساعده على تدمير الأدلة |
Eğer Powell ile bağlantılıysa ve gitmesine izin verirsek yapacağı ilk şey kanıtı yok etmek olur. | Open Subtitles | (إذا كان متصلا مباشرة (بباول و تركناه يذهب فأول شيء سيفعله هو تدمير الأدلة |
Görevi kötüye kullanıp... delilleri yok etmeye çalıştı. | Open Subtitles | متهم بأفعال غير قانونية. حاول تدمير الأدلة |
Müvekkiliniz, delilleri yok etme üzerinde olduğu için hızlıca yazmam gerekti. | Open Subtitles | حسنٌ، تحتم علي كتابتها بسرعة. لأن عملائك كانوا على شفا حفرة من تدمير الأدلة. |
Bu davaların düşürülmesi için kanıtları yok edip çalabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه يمكن أن تبحث لسرقة أو تدمير الأدلة للحصول على تلك الحالات القيت خارج المحكمة. |
- ...kanıtları yok etmeye çalıştığı konusunda ısrar edecektim. | Open Subtitles | يحاولون (AUSA) أن تدمير الأدلة بالإسراع في تنفيذ الإعدام - لا لا لا - |
O, kanıtları yok etmede ustadır. | Open Subtitles | انه سيد في تدمير الأدلة. |
Sayın yargıç, en başından beri Bay Burrows'un davasında delilleri yok ederek, karalama amaçlı bir komplo kurulmuş, gerçekler saptırılmış ve tanıklara gözdağı verilmiştir. | Open Subtitles | سيادة القاضي، من البداية (قضية سيد (بوروز لوثت بمؤامرة متمثلة في تدمير الأدلة تحريف الحقيقة |