Bir moda şirketinin sahibi bana müşterilerinin ürünler yeterince yeni olmadığı için şikayet ettiklerini söyledi. | TED | أخبرني مالك شركة أزياء بأنه محبط جدًا بسبب تذمر عملائه لأن منتجاته غير جديدة بما فيه الكفاية. |
Eğer hakkında bir şikayet varsa, | Open Subtitles | اذا كانت هناك اي شكوى او تذمر ضدها سيكون مسجل هنا؟ |
Ölüm çok çabuktur. - Otur ve şikayet etmeyi kes. - Bağlanmış. | Open Subtitles | ــ مات بشكل سريع ــ إذاً فقط جلس هنا دون تذمر |
dırdır etmeyi kesin. İşinizin başına dönün. | Open Subtitles | كفاك تذمر كالفتاة وعد إلى العمل. |
- Çünkü hiç bizimle geçirmemişti. - Ah, hiç şikayetim yok. | Open Subtitles | . لأنه لا يريدها ان تكون معنا . حسناً , لا يوجد تذمر هنا |
Devamlı mırıltı ve küfür içerikli alay şeklinde parlamalar ve taciz | Open Subtitles | إنفجارات على شكل تذمر وسخرية متواصلة تجاهرون بالشتم والتجديف |
Sızlanmak hoşunuza gidiyorsa, kalan günlerinizde sizi sızlatmayı biliriz! | Open Subtitles | منذ كنت ترغب في تذمر، اننا سنحقق كنت تذمر لبقية أيامك. |
"şikayet duymak istemiyorum." dediğimi duymamanda olabilir mi o hata? | Open Subtitles | هل اخطأ الذي إكتشفته يتعارض مع قولي " بلا تذمر"؟ |
Ev sahipleri, bu kediler yüzünden evlerinin değerinin düşeceğinden şikayet etmişler. | Open Subtitles | تذمر السكان من تلك القطط لأنها قد تُخفض قيمة منازلهم على حد قولهم |
Bu itibarla şikayet etmeden hareketlerimin sonuçlarını kabullenmeliyim. | Open Subtitles | ولهذا يجب أن أقبل العواقب أفعالي بدون تذمر. |
Ama yapıyorum ve şikayet etmiyorum. Bu yüzden lütfen sadece biraz müsamaha göster. | Open Subtitles | لكنني أفعل ذلك دون تذمر لذا، توقف عن مضايقتي |
Tamam şikayet edilden şey olduğunda neredeydin? | Open Subtitles | حسنا" , بالنسبة لكل من تذمر هناك اثنان قد شاهدا الرقص واعجبا به |
Pekala, Sızlanmak yok, şikayet yok, - kavga yok, yoksa vedalaşırız. | Open Subtitles | حسناً، لكن لا صراخ ولا شكوى ولا تذمر |
Bunları ben yapmadım ve şikayet duymak istemiyorum. | Open Subtitles | الآن، لست من هذا ولا أريد أي تذمر |
Ve %99'unuz bu işi bize bıraktığı için gideceğiniz yer konusunda herhangi bir şikayet duymak istemiyorum. | Open Subtitles | و بما أن 99% منكم وضع في أعمال إدارية فأنني لا أريد أن أسمع أي تذمر عن المكان الذي وجهتم له |
Bütün gün orada pamuk topladık, işçiler şarkı söylerken, hiç şikayet etmeden, ağlamadan. Şu şarkıları söylediler: "Meryem, ağlayıp sızlanma" ve "Yürüyor suyun üzerinde" ve "Yaptım ettim", "Benim küçük ışığım". | TED | وقد بقينا طيلة اليوم نقطف القطن بدون أي تذمر بدون بكاء .. بينما كانوا يغنون هكذا .. " آه يا مريم .. لا تنتحبي .. لا تتألمي .. وإسبحي في الماء " فقد قمت بما قمت .. وهنالك ضوء صغير في نفسي |
Hepiniz aynısınız. Hep şikayet, şikayet... | Open Subtitles | كلكم نفس الشئ تذمر, تذمر |
şikayet etsem ya da kaşlarımı çatsam.. | Open Subtitles | و اذا تذمر او عبست بوجهي عليه |
Nişanlısı hakkında benim söylemek istediğim korkunç şeyler her neyse onların hepsini Baxter dırdır etti. | Open Subtitles | مهما أشياء فظيعة قد أريد أن أقول عن خطيبته أنها... لم تذمر الكثير من الخلل الحق في الخروج منه. |
Ablamdan daha çok dırdır ediyorsun. | Open Subtitles | أنت أسوأ من تذمر أختي. |
Aslında şikayetim yok. | Open Subtitles | -لا يوجد تذمر في الواقع . |
Devamlı mırıltı halindeki müdahaleler... | Open Subtitles | انفلات على شكل تذمر متواصل |