Bir yere gidip konuşmak ve bir şeyler içmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد أن تذهب إلى مكان ما والتحدث، والحصول على مشروب؟ |
Bir yere gidip konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكننا أن تذهب إلى مكان ما ونتحدّث؟ |
Aslında, buradan çıkıp, başka bir yere gitmek istiyor musun? | Open Subtitles | في الحقيقة, ألا تريد أن تخرج من هنا و تذهب إلى مكان آخر؟ |
Yeni bir hayata başlayabileceği bir yere gitmek istedi. | Open Subtitles | أردت أن تذهب إلى مكان حيث يمكنها الحصول على بداية جديدة |
Güvenli bir yere git bence. Nasıl çıkacağını biliyor musun? | Open Subtitles | يجب أن تذهب إلى مكان آمن هل تعرف طريق للخروج؟ |
Bir daha kimseyi incitemeyeceğin bir yere gidiyorsun. | Open Subtitles | سوف تذهب إلى مكان لن تؤذي فيه أحد أبداً. |
Başka bir yere gidip konuşalım mı? | Open Subtitles | هل تريد أن تذهب إلى مكان ما والتحدث؟ |
Tutkularınız bir yere gitmek zorunda kalmıştır ve bu geriye kalan tek parçadır. | Open Subtitles | شغفك يجب أن تذهب إلى مكان ما وهذا هو المكان الوحيد الباقي. |
Bilmem... yani ayrılmak, başka bir yere gitmek. | Open Subtitles | لا أدري، الرحيل، تذهب إلى مكان آخر |
Tatil, bir yere gitmek... | Open Subtitles | الإجازة عندما تذهب إلى مكان ما |
Kişisel haritanızda olmayan bir yere çok nadir gidersiniz. | TED | أنت نادراً ما تذهب إلى مكان ليس على خريطتك. |
O bavul doğruca bir yere gidiyor... Orta Batılı patronların tutuklanmadan gelebilecekleri... | Open Subtitles | هذة الحقيبة كانت تذهب إلى " مكان واحد مباشرةً إلى "مدينة كانساس |
Güzel şeylerin farklı bir yere gittiği sık sık söylenir, ama benim durumumda, farklı bir yere bedava gitmek için birşeyler vermem gerekiyor. | Open Subtitles | يقال أن الأشياء الحلوة تقودك إلى أوقات صعبة, لكن في حالتي, الأشياء التي تقدم لي مجاناً تذهب إلى مكان صعب. |
Karanlık bir yere gidiyorsun, Şerif. | Open Subtitles | سوف تذهب إلى مكان مظلم |