Toprağımızda mal yetiştiriyorsun, ve yetiştirme iznimize tabi olduğu halde, sen izin almadın. | Open Subtitles | لقد كنت تزرع على أرضنا وأي زرع يكون بعلمنا وأنت لم تأخذ علمنا |
Okul bahçesini kullanarak sebze yetiştiriyoruz, herkes kendi sebzesini yetiştiriyor. | TED | ونحن نستخدم الخضار التي تزرع في الاراضي المجاورة للمدارس حيث كل مدرسة تزرع خضارها الخاصة بها |
Ve halk sağlığının bir problemini çözmek için, ajans bir başka şeyin tohumlarını ekiyor. | TED | ومن أجل حل مشكلة واحدة متعلقة بالصحة العامة، تزرع الوكالة بذور مشكلة أخرى. |
Çünkü toprağa bir tohum ekersen ve yetişeni yersen o zaman bunu yapabilirsin. | Open Subtitles | لانك اذا اردت ان تزرع بذرة في الأرض وثم تأكل ماانبتت يمكنك ، تعلم؟ |
Kendisi için marihuana yetiştiriyormuş. | Open Subtitles | كانت تزرع مجموعة جميلة من الماريغوانا لنفسها |
Bir felaketi önlemeye çalışıyorum sen ise daha kötüsü için tohumları ekiyorsun. | Open Subtitles | ديفيد إستمع إلى إبنتك لمنع كارثه واحده قد تحدث أنت تزرع البذره حتى تصبح أكثر قساوه |
Hükümet zihinlerimize, kafamızın içine... çipler yerleştirmek istiyor. | Open Subtitles | الحكومة تحاول أن تزرع شريحة في عقولنا في رؤوسنا |
Pek çok yerine pek çok şey yerleştiriyor. | Open Subtitles | إنها تزرع الكثير من الأشياء، في الكثير من الأماكن |
İş sırasında onu bir takım şaibeli banka hesaplarıyla ilişkilendiren bir çipi bilgisayarına yerleştireceksin. | Open Subtitles | سوف تزرع قطعة الكترونيّة فحسب في حاسبها أثناء المهمّة والتي ترتبط بالعديد من... الحسابات البنكيّة الغامضة.. |
-Ne yetiştiriyorsunuz? -Ayçiçeği. | Open Subtitles | إذاً ماذا تزرع - دوار الشمس - |
Kız arkadaşının peynir dükkanında ot yetiştiriyorsun işte. | Open Subtitles | .. أنت تزرع الماريجوانا مع عشيقتك بمتجر الجبن |
Sen merlot yetiştiriyorsun. Onlar cabernet seviyor. | Open Subtitles | أنت تزرع نوع "ميرلو" وهم يفضلون "كبرنيه" |
Neden bu bitkiyi yetiştiriyorsun? Sadece meraktan soruyorum. | Open Subtitles | لماذا تزرع هذه النبتة اسال بدافع الفضول |
Ailen kokain yetiştiriyor. - Onlar yaprak. | Open Subtitles | عائلتك تزرع الكوكايين - أنها ورقة - |
Ailen kokain yetiştiriyor! | Open Subtitles | عائلتك تزرع الكوكايين |
Büyükanne sağlıklı sebzeler ekiyor, görüyor musun? | Open Subtitles | أترى الجدة في الخارج تزرع بعض الطعام الصحي ؟ |
Bezelye ekersen, bezelye alırsın. | Open Subtitles | تزرع فاصوليا, وتحصل على فاصوليا. |
Bixton arazisinde genetik olarak üretilmiş mısır yetiştiriyormuş. | Open Subtitles | بيكستن ) كانت تزرع ذرة ) مُهندسة وراثياً على أرضه |
ekiyorsun, tohumları böyle saçıyorsun. | Open Subtitles | أنت تزرع تقوم بإلقاء البذور بهذا الشكل - ألقي البذور |
Domates ve patates yetiştirme dışında başka işler de yapıyorsunuz yani. | Open Subtitles | لذا لابد أنك كنت تزرع ماهو أكثر من الطماطم والبطاطس التي لديك؟ |
Hükümet zihinlerimize, kafamızın içine... çipler yerleştirmek istiyor. | Open Subtitles | الحكومة تحاول أن تزرع شريحة في عقولنا في رؤوسنا |
Kan dolaşımımıza karışıp beyinlerimize sahte anılar yerleştiriyor. | Open Subtitles | تتسرب إلى مجرى الدم و تزرع ذكريات مزيفة بداخل عقولنا |
Dinleme aygıtı yerleştireceksin. | Open Subtitles | أنت تزرع رأس تجسس |
- Ne yetiştiriyorsunuz? | Open Subtitles | ماذا تزرع ؟ |
Mahsul yeniden ekilebilir evler yeniden inşa edilir. | Open Subtitles | المحاصيل يمكنها أن تزرع ثانية والبيوت تبنى |
Yemeklerinde kullanmak için türlü türlü otlar yetiştirirdi. | Open Subtitles | هي كَانتْ تزرع كُلّ أنواع الأعشابِ وأشياء لها للتطَبْخها |
İster bir ons, ister bir hektar olsun, eğer bir çiftlikte hintkeneviri yetiştiriliyorsa... bu çiftliğe el konulabilir... ve satılabilir. | Open Subtitles | تزرع ماريجواناً في مزرعتك سواء كان أونس أو هكتار تلك المزرعة يمكن أن يستولى عليها وتلك المزرعة يمكن أن تباع |
Çorbanın içeriğindeki malzemeleri yetiştirebilirsin. | Open Subtitles | هل تعرف ؟ يمكنك أن تزرع . مكونات الشوربة |