"تستحق العيش" - Traduction Arabe en Turc

    • yaşamaya değer
        
    • yaşamayı hak
        
    • yaşamaya değmez
        
    • yaşamanın bir
        
    İnsanlara hayatın yaşamaya değer olduğunu söylemek senin yayıncılık anlayışına aykırı mı? Open Subtitles الا تؤمن كموظف بالخدمات العامة ان تقول للناس الحياة تستحق العيش فيها؟
    Biliyorsunuz ki, oradaki tüm vaktimi intihar etmeye harcayarak heba ettim ama sizi ölümle cebeleşirken görünce bu hayat yaşamaya değer be dedim. Open Subtitles أتعلمون، لقد أمضيت كل الوقت محاولا قتل نفسي ولكن كان علي رؤيتكم يا رفاق على وشك الموت لأن أدرك أن الحياة تستحق العيش
    Hayatı için savaştı... çünkü hayat yaşamaya değer. Open Subtitles قاتلت من أجل حياتها لأن الحياة تستحق العيش.
    Sen, benim yaşadığım dünyada yaşamayı hak etmiyorsun. Open Subtitles وأيضا انت لا تستحق العيش في نفس المكان الذي أعيش فيه
    Sokrates demiş ki: "İrdelenmiş bir hayat yaşamaya değmez." Open Subtitles قال سقراط الحياة الغير مفحوصة لا تستحق العيش
    Artık yaşamanın bir anlamı olmadığına karar verdin değil mi? Open Subtitles قررت ذلك، الحياة لا تستحق العيش بعد الآن، أليس كذلك؟
    Gidip hizmetli karıma ve çocuklarıma, hayatın yaşamaya değer olduğunu söyleyeyim. Open Subtitles سأقول لزوجتى عاملة النظافة و أطفالى عمال النظافة أن الحياة تستحق العيش
    Böyle bir hayatın yaşamaya değer olmadığını söylemek, diğer felçlileri gücendirecekse de, bunu anlarım. Open Subtitles يمكنني أن أفهم إحساس الآخرين بالإساءة عندما أقول أن الحياة هكذا لا تستحق العيش
    Gözden geçirilmemiş hayatın yaşamaya değer olmadığı söylenir. Open Subtitles يقولون ان الحياة عديمة التجارب لا تستحق العيش
    Ondan sonra hayatının yaşamaya değer bir anlamı kalmamış gibiydi, anlıyor musunuz? Open Subtitles و بعد ذلك , بالنسبة إليها لم تعد الحياة تستحق العيش . أتفهم ما أعنيه ؟ أردتُ فقط إسعادها مجدداً
    Ah... onsuz hayatının yaşamaya değer olmadığını mı söylemiş? Open Subtitles قالت أن الحياة لا تستحق العيش من دونه؟ لا تفكري في ذلك.
    Onun hayatını yaşamaya değer kılan tek şey olduğumu söylüyordu. Open Subtitles تقول بأنني الأمر الوحيد الذي يجعل حياتها تستحق العيش
    Paranın, dünyadaki en önemli şey olduğunu mu yoksa yaşamaya değer tek hayatın, tutku ile bağlı olduğun hayat olduğunu fikrini kabul ederek mi? Open Subtitles المفهوم القائل بإن المال أهم شيء في الحياة أو فكرة أن الحياة التي تستحق العيش تلك التي تهتم فيها بما تفعله
    Ünlüler hayatı yaşamaya değer kılar. Open Subtitles و لكنك تعلم , المشاهير يجعلون الحياة تستحق العيش
    yaşamaya değer bir hayat kurma şansın bile olur. Open Subtitles أعني, ربما يكون لك في فرصة في عيش حياة تستحق العيش
    Olur da gelmezse de, bu durum bu insanları oldukça karanlık bir ruh haline itip, hayatın yaşamaya değer olup olmadığını sorgulamalarına neden olacaktır. Open Subtitles و علي العكس عدم حضورها سيكون كافياً لدفع هؤلاء الناس إلى مكان مظلم جداً و للتشكيك فعلاً بكون حياتهم تستحق العيش
    Ama hayat yaşamaya değer. Open Subtitles بالله عليك, هُنالك اشياءاً أخرى تستحق العيش لأجلها.
    Yani uğruna yaşamaya değer harika şeyler var. Open Subtitles أعني، أشياء مذهلة التي تستحق العيش من أجلها.
    Kendinden nefret ediyorsan yaşamayı hak etmediğini düşünüyorsan bu senin sorunun. Open Subtitles إذا وصل الأمر لكراهية نفسك إذاً قررت أنك لا تستحق العيش فهذه مشكلتك
    Sen bu cennette yaşamayı hak etmiyorsun. Open Subtitles أنت لا تستحق العيش في هذا النعيم
    ... amacı ya da hayalleri olmadan hayat yaşamaya değmez. Open Subtitles بدون أهداف أو أحلام... ليست حياة تستحق العيش بها لجدتي
    Orada dikilip yaşamaya değmez filan diyemezsin. Open Subtitles تقفين هناك وتخبرين الناس أن الحياة لا تستحق العيش
    Artık yaşamanın bir anlamı olmadığına karar verdin değil mi? Open Subtitles قررت ذلك، الحياة لا تستحق العيش بعد الآن، أليس كذلك؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus