Başka kadınlara bakamazsın artık onlarla konuşamazsın, hiçbir şey yapamazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع النظر إلى النساء. لا تستطيع التحدث معهم، لا تستطيع فعل شيء. |
Anneanne mi? Benimle böyle konuşamazsın. Biliyor musun? | Open Subtitles | جده , لا تستطيع التحدث لي بـ مثل هذه الطريقة ، أتعلم؟ |
Benimle bu şekilde konuşamazsın, genç bayan. | Open Subtitles | لا تستطيع التحدث معي بهذه الطريقة، سيدة شابة. |
Hayır, gece vardiyasındakilerle konuşamaz mısın yani? | Open Subtitles | حسناً ، ألا تستطيع التحدث مع حراس الليل؟ |
Çünkü babası hakkında çok korkunç rüyalar görüyor ancak bunlar hakkında seninle konuşamıyor. | Open Subtitles | لأنها ترى كل تلك الكوابيس عن أبيها لكنها لا تستطيع التحدث إليكِ بشأنها |
Biz varken kendine dokunabiliyorsun, ama Rachel'la Konuşamıyorsun. Ne? | Open Subtitles | يمكنك مداعبة نفسك أمامنا لكنك لا تستطيع التحدث مع رايتشل |
Bazen gördüğün şeyler hakkında konuşamazsın. | Open Subtitles | أحيانًا لا تستطيع التحدث عن الأشياء التي تراها. |
Ve, hayır, Wes benim sınıfımda iken, onunla konuşamazsın. | Open Subtitles | و عندما يكون "ويز" فى صفي لا تستطيع التحدث اليه |
- Onunla bu şekilde konuşamazsın. | Open Subtitles | -لا تستطيع التحدث مع سيدة كبيرة بهذا الشكل |
Ama aslında onunla konuşamazsın | Open Subtitles | لكن لا تستطيع التحدث اليها حقا |
Su altında konuşamazsın ki. | Open Subtitles | لا تستطيع التحدث تحت الماء |
- FBI ile konuşamazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع التحدث إلي (FBI). عميل خاص, د. |
-Biliyorum, bunu konuşamazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع التحدث عنها ؟ |
Amanda da seninle konuşamaz çünkü bir buçuk günlük yatıştırıcı etkisinde yani kimseyle konuşamaz. | Open Subtitles | وأماندا لا تستطيع التحدث معك، لأنها تحت تأثير المهدئات منذ يوم ونصف، فلا يمكنها الحديث مع أيًا كان |
Eğer dikkatli olmazsam hasta bir daha asla konuşamaz. | Open Subtitles | وإن لم أكن حذرا، فلن تستطيع التحدث مجددا. |
Bu yüzden Heather, arkadaşlarıyla konuşamaz çünkü halen Nick'i sevdiği için onu yargılamalarından korkuyor ve nereye dönse, aynı tavsiyeyi alıyor: Onu terk et. Köpeği şaşırt. | TED | ولهذا هيذر، لا تستطيع التحدث مع صديقاتها لأنها تخشى أنهن سيحكمن عليها بأنها لا تزال تحب نيك وحيثما ذهبت تحصل على نفس النصيحة اتركيه اِرمي الكلب على الرصيف |
konuşamıyor musun, hergele? | Open Subtitles | قل شيئاً الأ تستطيع التحدث, ايها القذر ؟ |
konuşamıyor da. Sanki bir hayvanmış gibi duruyor. | Open Subtitles | لا تستطيع التحدث حتى كأنها قطة أو كلب أو ماشابه |
Kızım benimle konuşmuyor, karım benimle konuşamıyor. | Open Subtitles | إبنتي لا تتحدث معي زوجتي لا تستطيع التحدث معي |
Düzgün İngilizce bile Konuşamıyorsun. | Open Subtitles | حتى انك لا تستطيع التحدث بالانجليزية جيدا |
Kimseyle Konuşamıyorsun, kimseye dokunamıyorsun. | Open Subtitles | بها لا تستطيع التحدث لأحد ما لا تستطيع لمس أحد ما |
Ama yapamıyorsun. Benimle Konuşamıyorsun. Acılarını benimle paylaşamıyorsun. | Open Subtitles | ولكنك لا تستطيع، لا تستطيع التحدث إلي لا تستطيع مشاركة ألمك معي |