| Peki ya onu mutlu edemezse, onu da mı terk edecek? | Open Subtitles | حسنا .. ماذا عن اذا لم تسعده يتركها.. ايضا ؟ |
| Yani babamın ölümü mutlu bir ölüm oldu, onu özleyeceğim. | Open Subtitles | ,لذا وفاة أبي كانت بطريقة تسعده وأنا سأفتقده |
| Duke onu Brain'i mutlu tutmak için verdi. | Open Subtitles | لقد اعطاه الدوق اياها لكي تسعده |
| - Söylemedi ama tahmin etmem gerekirse, bu sabah onu çok mutlu etmediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | لكن أحزر أنك لم تسعده جداً هذا الصباح |
| Babama söyledim olanları pek mutlu olmadı ama.. | Open Subtitles | اخبرني ان التحورات التي حدثت اليوم لم تسعده -انت لم تخبره اين |
| Şimdi onu çok mutlu ediyordur. | Open Subtitles | لابد أنها تسعده الليلة |
| Bu onu mutlu eder degil mi? | Open Subtitles | تسعده, أليس كذلك؟ |
| Marc sana yardım etmekten mutlu olacaktır, değil mi? | Open Subtitles | (مارك) تسعده مساعدتك، أليس كذلك؟ |