Ancak daha rahat ve huzurlu olduğundan emin olmak için mümkün olan her şeyi yapacağımdan şüphem yoktu. Ona sıcak bir battaniye ve bir bardak kahve götürdüm. | TED | لكنّي كنت ملزِماً نفسي بعمل كل ما هو ممكن لأجعلها تشعر بالراحة. جلبت لها بطانية وفنجان من القهوة. |
Yaşadığımız yerde etrafta dolaşırken genellikle kendimizi güvende ve rahat hissederiz, değil mi? | TED | عندما تتمشي فى المكان الذي تعيش فيه، في أغلب الأوقات، تشعر بالراحة والأمان، أليس كذلك؟ |
Bunlarla uğraşma, yoksa hiç rahat edemezsin. | Open Subtitles | حالما تعبث بهذه الأشياء لن تشعر بالراحة أبدا |
"Yeni insanlarla tanışmak sizi rahatsız ediyor mu?" | Open Subtitles | هل لا تشعر بالراحة عندما تلتقى بأُناس جدد؟ |
Evet, enkaz ve harabeye dönmüş bir yer içimi oldukça rahatlatıyor. | Open Subtitles | أجل، وأنا متأكدة أنك تشعر بالراحة وسط اللصوص والمفسدين |
Daha iyi hissetmek için benden pişman olduğumu söylememi istiyorsun. | Open Subtitles | تريد مني أن أقول لك أني توبة لأجعلك تشعر بالراحة |
- Korkmuyor. rahat değil çünkü seni üç yıldır görmüyor. | Open Subtitles | إنها لا تخاف منك لا تشعر بالراحة لأنها لم ترك منذ 3 سنين |
Kendini ancak kendin gibi paralı ve parayı önemsemeyenlerin yanında rahat hissedersin. | Open Subtitles | فلن تشعر بالراحة إلا إذا كنت موجود بالقرب من أناس اغنياء مثلك يحتقرون المال |
Kendini ancak kendin gibi paralı ve parayı önemsemeyenlerin yanında rahat hissedersin. | Open Subtitles | فلن تشعر بالراحة إلا إذا كنت موجود بالقرب من أناس اغنياء مثلك يحتقرون المال |
Fakat şirketimiz bu yatırım konusunda rahat değil. | Open Subtitles | لكن شركتنا لا تشعر بالراحة في هذا الإستثمار |
Mort. Konuğumuzu rahat ettirdin sanırım. | Open Subtitles | آه مورت ,أنا واثقة بأنك جعلت ضيفتنا تشعر بالراحة |
Kendinizi daha rahat hissedip konuşana kadar burada oturabiliriz. | Open Subtitles | يُمكننا الجلوس هنا حتى تشعر بالراحة في التحدث |
- Lütfen, Phionix'e gitmediği için göbek atıyor. - Burada stajyerlik yaptığından 3 aydır rahat etmesi için ekstra özen gösterdik. | Open Subtitles | و لأنها كانت ترى مقيمين هنا فلقد اخذنا مقاييس غير عادية لكى نجعلها تشعر بالراحة خلال الشهور الثلاثة الماضية |
Kedinin kuyruğu, rahat hissederse, düzdür. | Open Subtitles | عندما يكون ذيل القطة مستقيماً، فإنها تشعر بالراحة. |
Söyleyeceğini yatakta söylesen kendini daha rahat hissetmez miydin? | Open Subtitles | ألا تشعر بالراحة اكثر لو قلت ما تريد على السرير؟ |
Seni nasıl sevmiyorsam, içinin rahat etmesini de bir o kadar istiyorum. | Open Subtitles | بقدر ما لا أحبك, فأنا أريدك أن تشعر بالراحة هكذا أيضاً |
Yani, benim yanımda kendini rahat hissetmiyor mu? | Open Subtitles | انا اعنى , ماذا ؟ ألم تشعر بالراحة معى ؟ |
Elbette. Diğerlerimizin burada kendilerini rahat hissedeceğinden şüpheliyim zaten. | Open Subtitles | بالتأكيد , لا أشعر أن البقية تشعر بالراحة هنا على أية حال |
Rapor oluşturuyorum kendisini rahat hissetmeli. | Open Subtitles | إقامة علاقات طيبة تعلمين, اجعلها تشعر بالراحة |
Bir kumar bağımlısının gönlünü almak için ekibi tehlikeye atmaktan rahatsız olmuyor musun? | Open Subtitles | إذاً هل تشعر بالراحة عند تعريض الوحدة للخطر إرضاءً لمدمن؟ |
Ne o, kızından bahsedince birden rahatsız mı hissettin. | Open Subtitles | أوه فجأةً أنت لا تشعر بالراحة للحديث عن ابنتك |
- Evet, onun mutlu olduğunu düşünmek seni rahatlatıyor. | Open Subtitles | ... نعم انه يجعلك تشعر بالراحة لكي تظن انها سعيدة |
Bir an için de olsa iyi hissetmek istemez misin? | Open Subtitles | الا تفضل أن تشعر بالراحة حتى لو كان للحظة؟ |