Çünkü bunu anlayamazsak zor zamanlarda kestirip kaçmamızı engelleyen ne olur ki? | Open Subtitles | لأننا إن لم نفهم ذلك فما عساه يمنعنا من الانسحاب عندما تصعُب الأمور |
Kafandaki önemi her geçen yılla birlikte artan bir kardeşin hayaletiyle yarışmak çok zor. | Open Subtitles | تصعُب مجاراة روح أخّ أصغر تزيد أثْرتها عندك بمضيّ السنين. |
Bu akıllı takımı kandırmak zor. | Open Subtitles | تصعُب مباراة هذا الفريق المخابراتي |
Bunu izlemek çok zor. | Open Subtitles | هذا شيئاً تصعُب مشاهدته |
Martin, dur ben konuşayım. Bayım, tedavisi zor bir enfeksiyondu. | Open Subtitles | .(دعني أتولَّ الأمر يا (مارتن .يا سيّدي، تلك الإصابات قد تصعُب معالجتها |
Tamam, buna karşı çıkmaz daha zor. | Open Subtitles | حسن، تصعُب مجادلة ذلك. |