Görev iptal önerimize karşı çıkıldı ve vatandaşlarımızın hayatları tehlikeye sokuldu. | Open Subtitles | تم تعارض مع توصية الألغاء بسبب تحريض الإنتقامِ ضدّ المواطنون الأمريكان |
Bir kadınla karşı karşıya kalmış olmasam da sonuna kadar savaşacağım. | Open Subtitles | على الرغم من تعارض هذا مع أنوثـتي لكنني سأحاول حتى النهاية |
Bu durum muazzam bir iş fırsatından ziyade, senin için bir çıkar çatışması değil mi? | TED | أليس ثمة تعارض مصالح بالنسبة لك، بعبارة أخرى، ألا يوفر لك هذا فرصة أعمال ضخمة؟ |
Adı ne olursa olsun, bu yaklaşım, mevcut durumdaki şu temizlik düşüncemizle çatışma içinde: Sınırlandır, arıt, kurtul. | TED | كما تريدون تسميتها، إنها في تعارض مع الوضع الراهن لما نفكرُ به حول الصرف الصحي، والذي يشملُ المعالجة والدفع به بعيدًا. |
Askeri mantık, çelişki barındıran bir deyim. | Open Subtitles | المخابرات العسكرية ؟ هناك تعارض فى الامر |
Madem ona bu kadar karşısınız, neden bu konuda bir şeyler yapmıyorsunuz? | Open Subtitles | لو كنت فعلت شيئا بهذا الخصوص لماذا لم تعارض ؟ |
Buraya çıkıp babanızın politikalarına doğrudan itiraz etmeniz sorumsuzluk değil mi? | Open Subtitles | هل هي مسؤوليتكِ ان تكوني هنا وتلقي خطابات تعارض سياسات والدك؟ |
Yoo-jin ve Jun-sang'ın evliliklerine neden karşısın? | Open Subtitles | لماذا تعارض زواج يوجين وجون سانج؟ |
Bu çekişmeden çok etkilendim, bir elde gizlilik diğerinde açık bir radyo, spektrum ihtiyacı arasında ki belli belirsiz bir anlaşmazlık. | TED | لذا أن مفتون بهذا التعارض ، تعارض غامض بين الخصوصية من ناحية وبين الحاجه إلى مجال إشارات نظيف من ناحية إخرى. |
Her yeni düşünceye karşı gelinmiş her yeni icat kınanmış ama emanet vizyonlara sahip olmayan insanlar yollarına devam etmişlerdir. | Open Subtitles | كل أفكار جديدة كانت تعارض كل أختراع جديد يندد به لكن الرجال أصحاب الرؤى غير المستعارة مضوا قدماً |
Bozulmaya karşı direndiğini, adalet ve kurtuluş istediğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعتقد أنك تعارض العنف، و تدعم العدالة و السعادة |
Bay Eager böyle bir manzara varken hiçbir şeye karşı çıkamazsınız. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تعارض ذلك في مثل هذه المناظر الطبيعية |
Doğrusu, senin bu karşı çıkışın bir şey üzerine düşünmemi sağladı. | Open Subtitles | حقيقة أنك تعارض هذا الأمر تجعلني أعتقد أنني مصيب. |
Maymunlarınız gördükleri muameleye neden karşı çıkmıyor? | Open Subtitles | لماذا لا تعارض القرود طريقة تعاملكم معهم |
Annelerimizin karşı çıkmasına üzüldüğün ve kızdığın için mi yapıyorsun bunu? | Open Subtitles | انت يئست وأحبطت لأن أمهاتنا تعارض الزواج؟ |
Beni eğlendirmen için yaşamana izin verebilirdim ama aramızda bir çıkar çatışması olabilir. | Open Subtitles | انا احب ان اتركك تعبث لكى تمتعنى000 ولكن ربما يقابلنا تعارض المصالح |
Çıkar çatışması var. Bizim yardımımızı istemezler. | Open Subtitles | تعارض فى المصالح، لا سبيل لكونهم سيطلبون مساعدتنا |
Beraber yaşama çatışması olmamasını garanti etmek için ufak bir şey. | Open Subtitles | هناك بعض الأشياء لكى نتأكد فقط انه لن يحدث تعارض |
İş ve ev hayatın arasında bir çatışma olduğunda hep iş kazanıyor. | Open Subtitles | كل مرة كان لديك فيها تعارض بين العمل و البيت العمل اللي فاز |
Bir menkul kıymeti birisine satarsanız ve sonra aynı menkul kıymete karşı oynarsanız ve bunu müşterinize söylemezseniz, bunda bir çelişki yok mu? | Open Subtitles | ألا يوجد تعارض فى أن تبيع شيئا لعميل ثم تقرر أن تراهن ضد الذى بعته و لا تخبر العميل بذلك |
Doğmamış birini öldürmeyi umursamıyorsunuz ama canavarın biri tecavüz ettiğinde veya öldürdüğünde idam edilmesine karşısınız. | Open Subtitles | أنت لا تمانع قتل الجنين ولكن عندما يقوم مجرم بالاغتصاب أو القتل فأنت تعارض إعدامه بالحقنة |
O zaman, doktor-hasta karmaşasını ortadan kaldıracak bir sistem kurmaya itiraz etmezsin? | Open Subtitles | لذا أنتِ لا تعارضي وضع نظام يتجنب أي تعارض بين الطبيب والمريض |
Prenses Mia'nın kraliçe, olmasına neden bu kadar karşısın? | Open Subtitles | -لم تعارض تتويج الأميرة ميا ملكة لجنوفيا ؟ |
Peki ya o işlevsel parametreler aralarında bir anlaşmazlık çıkardıysa? | Open Subtitles | لكن ماذا لو أن تلك القيم الهندسية تعارض بعضها البعض؟ |
Bu duygusal bir çakışma ve sen bu çakışmayı çözene kadar fiziksel olarak tıkalı olacaksın. | Open Subtitles | و أنت تعاني من تعارض في المشاعر و إلى أن تقوم بحل هذا النزاع سوف تعاني من الإمساك |
Çocukların sana terbiye öğretmesine itirazın mı var? | Open Subtitles | هل تعارض أن تتعلم الأخلاق من الطلاب ؟ |
Bence bu soruya cevap vermeden tüm bunlarla ilgili çıkar çakışması yaratacak bir şey söylemeliyim. | Open Subtitles | اعتقد أنني قبل أن أجيب علي هذا السؤال ، بأنني لدي نوعاً ما تعارض مع هذا الموقف |
Dr. Lin'i ameliyat etmeniz çelişkili bir durum değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا تعارض بالعمل على الدكتور " لين " ؟ |
O yüzden, ondan hoşlansaydım bile, bu çıkar çatışmasına yol açardı... | Open Subtitles | لذا،حتى لو كنت أحبه ... سوف ينشيء ذلك تعارض في الإهتمامات |