çoklu görevi yavaşlatmak istiyorsak bunun parlak bir şekilde işe yaradığını görebiliriz. | TED | إذا كنا على استعداد لإبطاء تعدد المهام، فقد نجد أنه يعمل بنجاعة. |
fakat çoklu bir güç dengesi yandaşları değiştirmek ve kaydırmak anlamına gelir. | TED | لكن تعدد قطبية السلطة يعني تحالفات متحولة ومتغيرة. |
çoklu evren fikri gariptir. | TED | الأن الفكرة من تعدد الاكوان هي فكرة غريبة |
Burada görüldüğü üzere çok amaçlı kullanım için tasarlanan avluya Birden fazla giriş var. | Open Subtitles | يخصص، كما يتضح ذلك من تعدد المداخل المركزية ومنطقة الفناء المتعددة الأغراض |
Dönemin birçok göçmeni gibi New York'taki Aşağı Doğu Yakası'na vardılar ve delice bir eritme potasıyla karşılaştılar. | TED | وكغالبية المهاجرين حينها، فقد وصولوا إلى الجانب الشرقي السفلي في مدينة نيويورك وواجهوا جنون تعدد الأعراق هناك. |
Çok eşlilik bir çok sosyo-ekonomik koşul için uygulanabilir bir çözüm olabilir. | Open Subtitles | تعدد الزيجات هو رد حيوي إلى كثير من مشاكل الإقتصادية و الإجتماعية |
Şimdi buna çalışan hafıza perspektifinden ya da çoklu görev perspektifinden yaklaşabiliriz. | TED | الان نستطيع ان نقول الاتي من منظور الذاكرة العاملة أو من منظور تعدد المهام. |
Ağır çekimde çoklu görev, mantık dışı bir fikirmiş gibi geliyor. | TED | تعدد المهام بطيء الحركة يبدو وكأنه فكرة غير بديهية. |
Fakat mantık dışı görünmesinin nedeni, çaresizlikten dolayı çoklu göreve geçmeye alışkınız. | TED | لكن السبب الذي يجعل هذا الأمر يبدو غير بديهي هو أننا اعتدنا التوجه صوب تعدد المهام بدافع اليأس. |
Görünen o ki yaratıcılığın sırrı, ağır çekimde çoklu görev. | TED | يبدو أن سر الإبداع هو تعدد المهام، بوتيرة بطيئة. |
Eiduson'ın araştırması, çoklu görevi değerlendirmemiz gerektiğini ve bunun ne kadar güçlü olabileceğini hatırlamamızı öne sürüyor. | TED | تشير أبحاث إيدوسون إلى أننا بحاجة إلى إعادة تبني تعدد المهام وتذكير أنفسنا بمدى نجاعته. |
Yaratıcı insanlar arasında ağır çekimde çoklu görev yaygın bir şey. | TED | تعدد المهام البطيء أمر شائع بين المبدعين في كل مكان. |
Banyo yaparken bir problemi çözmek çoklu görev değilse nedir bilmiyorum. | TED | وإذا كان حل مشكلة أثناء الاستحمام لا يندرج ضمن تعدد المهام، فأنا لا أعلم ما الذي يمكن لنا اعتباره كذلك. |
çoklu görevin işe yarayabilmesinin ikinci sebebi, bir şeyi iyi yapmayı öğrenmek, genelde başka şey yapmanızı sağlayabilir. | TED | السبب الثاني وراء كون تعدد المهام ناجعًا هو أن تعلم إتقان شيء ما، يمكن أن يساعدك في الغالب على إنجاز شيء آخر |
Ağır çekimde çoklu görevin problem çözmemizde nasıl yardımcı olacağına dair üçüncü bir sebep de var. | TED | هناك سبب ثالث يجعل تعدد المهام بطيء الحركة يساعدنا على حل المشاكل. |
Sizleri, ağır çekimde çoklu görev sanatını kavramaya teşvik etmek istiyorum. | TED | لذا أود أن أحثكم على تبني فن تعدد المهام البطيء، |
Birden fazla eş, çoğu yerde model. | Open Subtitles | تعدد الزوجات هو شيء اعتيادي في معظم مناطق العالم |
Evet, tapılası. Hadi. Birden fazla eş, çoğu yerde model. | Open Subtitles | تعدد الزوجات هو شيء اعتيادي في معظم مناطق العالم |
birçok ve çeşitli parçacıkların varlığı yerine, string teorisi evrendeki her şeyin, tüm kuvvet ve maddenin tek bir yapıtaşından, string denilen çok küçük enerji titreşimlerinden oluştuğuna işaret etmektedir. | Open Subtitles | بدلاً من تعدد الجزيئات الصغيرة جداً أعلنت نظرية الخيط ,أن كل شىء فى الكون |
Çok eşlilik, Kenya'da yaygın olarak uygulanmaktadır. | TED | يمارس تعدد الزوجات في كينيا على نطاق واسع. |
Bölgede çok eşli olan sadece Aztekler vardı. | Open Subtitles | تعدد الزوجات كانت تمارس فقط من قبل الأزتك |
Ben de narsistik kişilik bozukluğu adında bir şey olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | حسنًا، أخبرونني أنّه لديّ هذا الشيء ... يدعـى متلازمة تعدد الشخصيـات |
Çok eşliliğin en güçlülerimize bile yaptığı şey işte uydu. | Open Subtitles | هذا مايفعله تعدد الزوجات الى حتى القويات منا |
Ayrıca, çok az bir oy farkıyla, mahkeme çok eşliliği yasal buldu. | Open Subtitles | أيضاً, في قرار غريب من نوعه تجد المحكمة أن تعدد الزوجات مكفول في الدستور |