Şirketin ödül olarak ne kadar teklif ettiğini öğrendiniz mi? | Open Subtitles | هل اكتشفت مقدار ما تعرضه الشركة كمكافأة؟ |
Başkan'ın sana teklif ettiği şeyi anlıyabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ما الذي تعرضه عليك الرئيسة؟ |
Neme maruz kaldığında ölü hayvan dokularında ortaya çıkan bir artık. | Open Subtitles | أنها بقايا شمعية تتكون على النسيج الحيواني الميت عند تعرضه للرطوبة |
Hayatın sana sunduğu her şeyi yaşamalısın. | Open Subtitles | ويجب عليكِ الحصول على كل شيء تعرضه عليكِ الحياة |
Bana eşlik ederler. Ayrıca bana önerdiğin şu turşu evet dememi kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | سيسلونني برفقتهم ، وهذا المخلل الذي تعرضه سيحلي الصفقة |
Ve bu konuda yalan söylediyse tecavüze uğradığı konusunda da yalan söylüyor olabilir. | Open Subtitles | فمن الممكن أنه كذب بشأن تعرضه للإغتصاب هذا إيذاء |
Yani bana sunacağın bir eşyan yoksa maalesef ki sana yardımcı olamayacağım. | Open Subtitles | لذا ما لمْ يكن لديك ما تعرضه عليّ فللأسف لن أكون ذا فائدة |
Benim bu "olayıma" karşı nasıl bir "olay" öneriyorsun? | Open Subtitles | وما هو "هذا" الذي تعرضه عليّ في مقابل "ذلك" خاصتي؟ |
Ama asıl kötülük, acentanın teklif ettiği şey değil. | Open Subtitles | ولكن الشر لا يكمن فيما تعرضه الوكالة |
O zaman da teklif edecek bir şeyin yoktu, şu anda da yok. | Open Subtitles | لم يكُن لديك ما تعرضه عندئذٍ ولا الآن. |
teklif ettiği geleneksel bir evlilik değil. | Open Subtitles | ما تعرضه عليك ليس زواجاً تقليدياً. |
Bırakman için Süreç'in sana teklif ettiği para | Open Subtitles | ما تعرضه عليك منظمة "العملية" من مال لكي تنسحبي |
Bunun nedeni de büyük olasılıkla genç yaşta cam yapımında açığa çıkan zehirli kimyasallara uzun süre maruz kalmasıydı. | Open Subtitles | و الناتج ربما من تعرضه المبكر و الطويل للكيماويات السامة في صناعة الزجاج |
O kadar sert bir ortamda var olmak, direk güneş radyasyonuna maruz kalmak güç seviyelerini aşırı biçimde tüketmiş. | Open Subtitles | الوجود في هذه البيئة القاسية جدا ،مع تعرضه مباشرة للإشعاع الشمسى قد خفّض مستوى طاقته بشدة |
Tekrar buna maruz bırakılırsa bu durum, panik nöbetini tetikleyebilir. | Open Subtitles | هناك فرصة قوية أن يعاد تعرضه للحالة إنه زناد لحلقة ذكر قوية إذاَ ربما لا نعرف |
Daima hayatın sunduğu yeni şeyleri kucaklamayı istedim. | Open Subtitles | لقد أردت دائماً أن أقبل الأشياء الجديدة لما تعرضه الحياة |
Emin misin? Bence kardeşim melezinin hayatın ona sunduğu her şeyin tadına bakmasını isterdi. | Open Subtitles | لكنّي أحسب أخي يودّ هجينه أن ينغمس في أيّما شيء تعرضه الحياة عليهِ. |
Geçen avukatım söyledi, evlilik desteği için önerdiğin miktarı, onunla geçinemem. | Open Subtitles | كل ما في الأمر المحامي أخبرني مالذي تعرضه بما يخص الزواج ولا أستطيع السكوت عن ذلك |
Bu tarikatı her seferinde çok azımsadık, ama senin önerdiğin şey benim mümkün olduğunu düşünmediğim detayları gerektiriyor. | Open Subtitles | لقد أستخففنا بتلك الطائفة في كل منعرج، ولكن ما تعرضه يتطلب مستوى من الأدلة لا أظنه ممكنًا. |
Commodus danışmanının ihanetine uğradığı gerçeğiyle yüzleşmeliydi. | Open Subtitles | كان كومودوس , مجبرا على مواجهة احتمال تعرضه للخيانة من قبل مستشاره |
Yani bana sunacağın bir eşyan yoksa maalesef ki sana yardımcı olamayacağım. | Open Subtitles | لذا ما لمْ يكن لديك ما تعرضه عليّ فللأسف لن أكون ذا فائدة |
Şu silah yapımına uygun naquadah dolu kargo gemisine ne öneriyorsun? | Open Subtitles | مالذي تعرضه مقابل سفينة الشحن المملؤة بـالسلاح العظيم (ناكودا ؟ |