Yüzünde tam olarak anlayamadığım bir ifade vardı. | Open Subtitles | كان هناك نظره تعلو وجهها لم أفهمها فى حينها |
Yüzünde adımı hatırlamamışsın gibi bir ifade var. | Open Subtitles | تلك النظرة التي تعلو وجهك تشير بأنك لا تتذكر أسمي |
Buhranı yüksek derecede yaşayan ülkeleri ortaya çıkaracağız. | Open Subtitles | سنتجه إلى البلدان التي تعلو فيها نسبة الكآبة |
Dalgalar tekneyi bir aşağı bir yukarı hareket ettiriyordu. | Open Subtitles | فى هذا الوقت كانت الأمواج تعلو بالقوارب لمتر أو مترين |
Ama sonra libidolar bir yükselir... | Open Subtitles | الرغبة الجنسية تعلو لديهم بشكل كبير |
Ve çalışma kamplarında insanlar, iyi komünistler, eski partizanlar insan haysiyetinin her şeyden üstün olduğuna inanan insanlar buz gibi ayakları üzerinde ağaç kütükleri çeken yük hayvanları gibi çalıştırıldı. | Open Subtitles | ومعسكرات العمل حيث الرجال الشيوعيون المخلصون , المحاربون القدامى الرجال الذين امنوا بان كرامه الانسان تعلو فوق كل شئ |
Siz her zaman çok ciddi Dr. Bailey'diniz. | Open Subtitles | نظرة دائماً وجهكِ تعلو إذ الجادة " بايلي " د. |
Sana iyi geceler dediğimde, yüzündeki ifadeyi bir görebilseydin. | Open Subtitles | أتمنى أن ترى النظرة التي كانت تعلو محياك حينما أخبرتك تصبح على خير |
Oradalar ve sesleri gittikçe yükseliyor. | Open Subtitles | إنهما هناك, وقد بدأت أصواتهما تعلو شيئاً فشيئاً |
Ama yüzünde şimdi hep o ifade var. | Open Subtitles | لكنّها النظرة عينها التي تعلو محيّاه الآن دائماً |
Karımım yüzündeki ifade, beni her şeyden kurtarır. | Open Subtitles | النظرة التي تعلو محيا زوجتي ستضمني لأي شيء. |
O zaman aynı bana yaptığın gibi ona saygıyla yaklaş, açık konuş yüzünde de şu anki ifade olursa seni elini sıkarak yollar. | Open Subtitles | اذا افعل ما فعلته لتوك معي ابدأ الامر باحترام و انزع الضمادة بلطف واذا فعلت بنفس تلك النظرة التي تعلو وجهك |
Şehrimiz ikinize de minnet duyar ve seslerimiz sizi Senato'da yüksek makamlara ulaştırır. | Open Subtitles | المدينة سوف تمدح كلاكما وأصواتنا سوف تعلو في مجلس الشيوخ |
Ateşi yüksek ve tansiyonu düşüyor, doktor. | Open Subtitles | حرارته تعلو و ضغط دمه يهبط أيها الطبيب |
Beklentilerimi yüksek tutmakla hata eden benim. | Open Subtitles | انها غلطتي لأنني تركت توقعاتي تعلو جدا |
Otobüsteki pencereler, bir yukarı bir aşağı. | Open Subtitles | هل حالفكم الحظ؟ - " نوافذ الحافلة تعلو و تنخفض " - |
Biraz daha yukarı çıkmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تعلو قليلاً |
Daha yukarı çıkmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تعلو قليلاً |
Hızlı ve hiddetli biçimde yükselir. | Open Subtitles | الكراهية تعلو بسرعة وتفيض كالبركان. |
Milletler yükselir ve düşer! | Open Subtitles | اٍن الأمم تعلو فقط لكى تسقط |
Şerefsiz biri diğer insanların içindeki hususiyeti asla hayal edemez ama senin bu özelliğin herkesinkinden üstün. | Open Subtitles | الرجل الذي ليس لديه شرف لا يمكنه تخيل الشرف بأي أحد آخر وأنت، أنت من تلك النوعية التي تعلو عن الآخرين |
Siz her zaman çok ciddi Dr. Bailey'diniz. | Open Subtitles | إذ تعلو وجهكِ دائماً نظرة د. " بايلي " الجادة |
Yüzündeki şu ifadeyi düzelt or Yoksa senin arkandan dua edeceğim... | Open Subtitles | والن امحو هذه النظره التى تعلو وجهك والا اقسم 000 |
Glee'nin statüsü her gün yükseliyor, seninki de düşüyor... | Open Subtitles | في كل يوم تعلو منزلة نادي الغناء بينماتهبطمنزلتكم... |