Babanla yaşadığımız bunca şeyden sonra öğrendiğimiz tek bir şey var. | Open Subtitles | بعد كلّ ما خضناه أنا و والدك هناك أمرٌ تعلّمناه |
If öğrendiğimiz bir şey var. Tüm dünyada bizim seyahatler | Open Subtitles | ثمّة أمر أوحَد تعلّمناه من سفارينا حول العالم |
Demek istediğim, öğrendiğimiz tek bir şey varsa.. | Open Subtitles | أعني ، إذا كان هناك شيء واحد تعلّمناه |
Pekala. Sınavdan öğrendiklerimizin uygulamasını yapalım. | Open Subtitles | حسنٌ، الآن لنورد ما تعلّمناه للاختبار. |
Jake, sabahtan beri burada çalışıyorum ve küçük de olsa ipucu buldum, ama Katie'nin hastalık sürecinden öğrendiklerimizin, bizi aşı yapmaya yönlendirdiği bil yeter. | Open Subtitles | جايك)، كُنت أعمَل من الفجر وأنا) أُدرك أن العزاء كان صغيرًا ولكن عليك أن تعلم أن الذي تعلّمناه من (كايتي) قد يٌؤدي في نهاية المَطاف إلى اللقاح. |
beslenmeyle ilgili öğrendiğimiz her şeyden faydalandığımız takdirde bunun anlamı, anti-oksidanlar sayesinde DNA bozulmasından, virüslerden, kanserden, cilt hastalıklarından vb. korunmamız demek. | Open Subtitles | و هذا يعني أننا إذا ما أردنا حقاً أن نستفيد ممّا تعلّمناه عن التغذية بأن مضادات اﻷكسدة تحمينا من تضرّر و الضرر الفيروسي و السرطان "DNA"الـ، |