2014 yılı Şubat ayı başlarında, Rusya'nın Kırım'ı işgal etmesinden birkaç hafta önce bir telefon görüşmesi Youtube'a kondu. | TED | في بداية فبراير 2014، عدة أسابيع قبل أن تغزو روسيا شبه جزيرة القرم تمّ نشر مكالمة هاتفية على يوتيوب. |
İnsanlar bu uzaylıların bu yaratıkların gezegenimizi büyük bir tufanla işgal ettiğine inanıyorlar. | Open Subtitles | أن الناس يظنون أن المخلوقات الفضائية تغزو كوكبنا وتستعمره |
Ülkelerin birbirlerini işgal etmesi bunun yüzünden. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي يجعل البِلاد تغزو بعضها البعض.. بسبب هذا. |
Ve immün sisteminin, çoğu kanser türüyle sorun yaşamasının nedeni kanserin dışarıdan gelip vücudu istila etmesi değil, vücudun kendi hücrelerinden gelişmesidir. | TED | والسبب في مشكلة الجهاز المناعي مع معظم أنواع السرطانات هو أنها لا تغزو الجسم من الخارج؛ بل أنها تتطور داخل خلاياه. |
Dikkat! Kırmızı alarm. Uzaylılar şehri istila ediyor. | Open Subtitles | انتبهوا , هذا تحذير هام المخلوقات الفضائية تغزو الأرض |
Dikkat. Kırmızı alarm. Uzaylılar şehri istila ediyor. | Open Subtitles | انتبهوا , هذا تحذير هام المخلوقات الفضائية تغزو الأرض |
Başka bir dünyada canını bağışladım, o da gelip Central City'yi işgal etti. | Open Subtitles | نجا حياته على أرض أخرى، حتى انه يمكن أن تغزو المدينة الوسطى. |
Şehrimiz canavarlar tarafından işgal edildi kardeşlerimize saldırıyorlar ve bu bize bağlı! | Open Subtitles | المسوخ تغزو مدينتنا، وتهاجم أشقائنا وشقيقاتنا والأمر عائلد لنا نحن .. |
Roma'dan yüzlerce kilometre uzakta, imparatorluğun sınırlarında büyük Germen orduları, Roma topraklarını işgal ediyordu | Open Subtitles | على بعد مئات الاميال من روما بمحاذاة حدود الامبراطورية كانت ثمة جيوش غفيرة من القبائل الجيرمانية تغزو الاراضي الرومانية |
Ciğer dokusu ya da hava kesesi dokusu, omurları işgal edip tıpkı modern kuşlardaki gibi içlerini oyuyordu ve solunum sisteminin parçalarını yerine sabitleyip hareketsiz bırakıyordu. | TED | كانت أنسجة الرئة أو أنسجة الكيس الهوائي تغزو الفقرات، وتفرغها تمامًا مثل الطيور الحديثة، كما وتثبت مناطق الجهاز التنفسي في مكانها، وتجمدها. |
Ve Kolomb Amerika'yı asla keşfedemeyebilir insanoğlu Ay'a asla ayak basamayabilir ABD Grenada'yı asla işgal edemeyebilir. | Open Subtitles | وبعد ذلك كولومبوس أبدا لا يكتشف أمريكا، الرجل أبدا أراضي على القمر، الولايات المتّحدة أبدا تغزو غرينادا... |
Barış görüşmelerinin ortasında Prag'ı işgal edip sonrasında da zeytin dalı uzatıyor. | Open Subtitles | إنها تغزو "براغ" في منتصف مفاوضات السلام وبعدها يصل مدّها إلى غصن الزيتون |
Hâlen bir ülkeyi tek bir gemiyle işgal ediyoruz. | Open Subtitles | ومع ذلك، فإننا تغزو بلد مع سفينة واحدة. |
Osterlich'i işgal etmeyeceğine söz ver. Bende vereceğim. | Open Subtitles | توافق ألا تغزو أوسترليتش |
Düşman birlikleri işgal edebilirmiş. | Open Subtitles | قوات العدو قد تغزو. |
Belki bunu burayı istila etmeden önce düşünmeliydin. | Open Subtitles | كان يجدر بك التفكير بذلك قبل أن تغزو شقّتي |
İşkence görmüş ruhundan başka bir şey olmadan küçük bir ülkeyi istila edecekmiş gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | تلكَ النظرة وكأنكَ على وشكِ أن تغزو بلدةً صغيرةً بلا شئٍ عدا روحكَ المعذبة |
Bizi istila edeceklerini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | كنت اعتقد انهم أحرزنا ليرة لبنانية تغزو لنا؟ |
Şimdi çete kolonileri, içlerindeki küçük bir cezalandırılma korkusu ile yetişkinleri istila edebilir. | Open Subtitles | بوسع العصابة أن تغزو المستعمرات دون خوفٍ من جزاء البالغين |
Düşman burada bir ordu düşünürse, istila etmezler. | Open Subtitles | إذا كان العدو يعتقد أن هناك جيشا هنا، فإنها لن تغزو. |
Semendirek Chicago'yu istila edecek! | Open Subtitles | ان ساموثريس قادمة لكي تغزو شيكاغو |