Genel görgü sadece saçmalık, dalavere gerçekliği aldatmayı umarak söylediğimiz büyülü bir söz. | Open Subtitles | إنه مجرد كلام غير مفهوم تفاهات شيء نحاول فعله إذا أردنا تزييف الواقع |
Bence büyükbabamın hoşuna giderdi. Kısa ve sevimli. saçmalık yok. | Open Subtitles | أظن أن جدي كان سيحب ذلك قصيراً ولطيفاً من دون تفاهات |
Belki saçmalık, ama senin dediğin gibi, ipler onların elinde. | Open Subtitles | أنت تعلم لعلها مجرد تفاهات ، لكن كما قلت يا ستان ، إنهم المسؤولون |
Biri normal bir film kiraladığında, on dakika seyrettikten sonra kapatıyorsa, bu o film boktan demektir. | Open Subtitles | إذا أستأجر شخص ما فلم عادي يشاهده لعشرة دقائق، ثم يغلقه اقصد أنه تفاهات |
Herkes astrolojinin saçma olduğunu düşünür ama bence bu, onu anlamadıkları için böyle. | Open Subtitles | يظن الجميع أنّ علم الفلك مجرّد تفاهات لٔانهم لا يفهمونه |
Bütün gün burada oturup aklına gelen her türlü saçmalığı sayabilmek için. | Open Subtitles | حتّى يتسنّى لك الجلوس هنا وقول ما يخطر على بالك من تفاهات |
Hepsi palavra. Tuzağa düştüğünde bile o kadar iyi ateş edebiliyorsan doğudaki en büyük silahşör olarak anılırsın. | Open Subtitles | هذه تفاهات ، حين يصاب المرء يصبح ضعيفا وعاجزا عن إطلاق النار |
- Takma kafana. - Sağ ol. Onların hepsi saçmalık. | Open Subtitles | شكراً لك كما تعلم كلها تفاهات ولست مهتماً بها |
Duygusal bir saçmalık işte. Değersizdir. | Open Subtitles | إنها مُجرد تفاهات وجدانية ،إنها عديمة القيمة. |
Özür dilerim ama bence bu Tanrı fikri tamamen saçmalık. | Open Subtitles | أنا آسف و لكن بالنسبه لي فكرة الرب هذه هي مجرد تفاهات |
Bu saçmalık diyen bir ponpon kıza sahip olmak iyi değil. | Open Subtitles | ليس من الجيد أن تكون الفتاة المشجعة هكذا هذه تفاهات |
Bunun saçmalık olduğunu düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنَّكَ تعتقد أن هذا كلَّهُ تفاهات |
Bunun tamamen saçmalık olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ تعرف إن تلكَ تفاهات لا مثيل لها صحيح ؟ |
Olup biten bu saçmalık yığınından bir ders çıkarmam gerekiyor mu bilmiyorum ama ben yine de çıkardım. | Open Subtitles | لا اعلم بأنه رُبما علي اخذ هذا كرسالة او شيئاً ما مما كان يجري من تفاهات ولكني يجب علي شُكركِ لهذا. |
Etrafta fazladan saçmalık bulunmasına gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | لا تحتاج إلى تفاهات إضافية تحوم حولك، إتفقنا؟ |
Bu bilgiler saçmalık, inan bana. | Open Subtitles | أذن, ثقي بي, هذه الملفات ما هي الا تفاهات |
Hey dostum, şu trance müziği çok boktan. | Open Subtitles | يارجل أخبر حبيبتك أن موسيقى الترانس مجرد تفاهات |
Tamam, şu an durumumuzu 1'den 10'a kadar değerlendirsen dumanı tüten boktan cennete çıkan merdivenlere kaç puan verirdin? | Open Subtitles | حسناً هل اعدُ من العشرة العشرة رقم رائع ورقم واحد يكون مجرد تفاهات |
Bir avuç daha saçma sapan politik belagat. Çok anlamsız. | Open Subtitles | المزيد من تفاهات الخطاب السياسي ليس منطقياً |
Kes saçmalığı. Daha önemli işler var. Paulie nasıl? | Open Subtitles | كفانا تفاهات لدينا أعمال أهم لنقوم بها أين بولى ؟ |
palavra! Onu dinleme,tatlım. | Open Subtitles | هذه مجرد تفاهات لا تستمعي اليها عزيزتي |
Pekâlâ, sokakta uyuşturucu satan serserilerde bile işe yaramayacak saçmalıklar söylemeden önce kendine gel. | Open Subtitles | حسناً، غادر المكان حالاً قبل أن تقول لي تفاهات لن يصدقها تاجر ممنوعات في الشارع |
Pekala, eğer senin yatak çarşaflarını kimin değiştirdiğini öğrenmek istiyorsan sosyal medya, saçmalığını bir kenara bırak ve NYPD veri tabanına gir. | Open Subtitles | حسنا لابأس اذا كنت تريدي ان تعرفي المزيد عن من تغير أغطية سريرك وتخلصك من تفاهات وسائل الاعلام يمكنك الدخول لقاعدة بياناتها |