Karşılığında bir şey beklemeden hiç sırt masajı yapmamıştın. | Open Subtitles | لن تكون قادر أبداً أن تفرك الظهر بدون أن تتوقع شيء بالمقابل |
Bana bir şeyler planlıyormuş gibi bakıyor ve pençelerini birbirine sürtüyor. | Open Subtitles | إنها تستمر في اعطائي تلك النظرات وكأنها تخطط لشئ تفرك قدميها معاً |
Tüm yapman gereken... lambayı ovmak ve ben... | Open Subtitles | كل ماتفعله هو أن تفرك المصباح و أنا أقول ♪ |
- Bu kadın neden omuzlarını ovuyor? | Open Subtitles | لماذا تفرك هذه المرأة كتفيك؟ (جيليان) مدلكة |
Bayan Hobbes ayrı bir bölüme giriyor... gözlerini ovalıyor, kişilik değiştiriyor. | Open Subtitles | يبدو ملكة جمال هوبز تدخل الآن دولة فصامي، تفرك عينيها، ويبدو أن التحول إلى شخصية بديلة. |
Bir kitsune kuyruklarını birbirine sürttüğü zaman ateş ya da şimşek oluşturabilir. | Open Subtitles | عندما تفرك الـ(كيتسوني) ذيولها معاً يمكنها أن تصنع ناراً أو بريقاً |
Düşünüyordum da, eğer burnunuz kaşınırsa ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | كنت أفكِّر... كيف تفرك أنفك إذا شعرتَ بالحكَّة؟ |
Karı gibi ovuyorsun. | Open Subtitles | أنت تفرك مثل الفتيات |
Dişlerini fırçaladığını biliyorum ama daha önce buna tanık olduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك تفرك أسنانك ولكني لا أظنني قد حضرت ذلك قبلًا |
Ne o, artık elleyip ovalamalarını ayaklı iskelede mi yapıyorsun? | Open Subtitles | أنت تفرك على الرصيف الآن؟ |
Sırtımı sabunlayabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تفرك ظهري؟ |
- Gizlediğin bir şeyler olduğunda bana sırt masajı teklif edersin. | Open Subtitles | كلما تعرض علي أن تفرك لي ظهري هذا يعني أنك تخبئ شيئاً ما |
Ayak masajı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تفرك أقدامي. |
Bana dokunmayı kes. Senin bacağın benimkine sürtüyor. Hey! | Open Subtitles | توقف عن لمسي - ساقك تفرك ساقي من الأمام - |
Poposunu garaj yoluna sürtüyor yahu! | Open Subtitles | إنها تفرك مؤخرتها بممر المنزل |
Yapman gereken böyle ovmak... | Open Subtitles | و كل ماعليك أن تفرك.. كما ترى ♪ |
Jerry, kız sevgiyle ovuyor. | Open Subtitles | (جيري)، إنها تفرك بمحبة |
İçeri girdim ve yerde yatıyordu gözlerini ovalıyor ve bağırıyordu. | Open Subtitles | ودلفت للمكان، وعندما فعلت، رأيتها مستلقية على الأرض، تفرك عينيها، وتصرخ. |
Bir kitsune kuyruklarını birbirine sürttüğü zaman ateş ya da şimşek oluşturabilir. | Open Subtitles | عندما تفرك (كاتسوني) ذيولها سوياً تستطيع أن تخلق ناراً أو إضاءة |
Düşünüyordum da, eğer burnunuz kaşınırsa ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | كنت أفكِّر... كيف تفرك أنفك إذا شعرتَ بالحكَّة؟ |
benimkini ovuyorsun. | Open Subtitles | مثل ما أفرك ظهرك تفرك ظهري |
Dişlerini fırçaladığını biliyorum ama daha önce buna tanık olduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك تفرك أسنانك ولكنّي لا أظنني قد شهدتُ ذلك قبلًا |
Ne o, artık elleyip ovalamalarını ayaklı iskelede mi yapıyorsun? | Open Subtitles | أنت تفرك على الرصيف الآن؟ |
Sırtımı sabunlayabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تفرك ظهري؟ |