"تفويض" - Traduction Arabe en Turc

• izin
• emri
• izni
• yetki
• yetkisi
• emir
• yetkim
• emrimiz
• iznimiz
• izne
• iznim
• emrim
• iznini
• izinsiz
• izniniz

Bana bakışından, senin ya da bölümün bunun için izin almadığınızı çıkarıyorum.
أفترض، الطريقة التي تنظر بها لي، بأنّك لم تحصل على تفويض لهذا،

Arabanda doku incelemesi yapmak için izin çıkarana kadar seni nezarete atacağım.
سأسجنك في الطابق السفلي حتى أحصل على تفويض للتحقق من ألياف سيارتك

Evi ve bulunduğu son hastane için arama emri çıkartıyoruz. Güzel.
طلبنا تفويض لنحصل علي عنوان بيته و آخر مشفي يعمل به

Frank başka bir arama izni için uğraşıyor. Bunu anlamıyorsunuz. Bu adamlar profesyonel.
فرانك يعمل على تفويض آخر هؤلاء الرجال محترفون

Kuruldan bir sivil savunma örgütü kurulması için yetki istediğinizi duydum?
لقد سمعت أنك قد طالبت من المجلس تفويض قوة دفاع مدنية

Burada esas düşünce, politikacılara, bizi temsil etme ve bizim adımıza hepimizi etkileyecek kararları alma yetkisi verilmesidir.
الفكرة الأساسية هي أن السياسيون يتم إعطاؤهم تفويض للحديث نيابة عنا، لأخذ القرارات نيابة عنا التي تؤثر علينا جميعاً.

Bana trenin kalkması için emir vermeniz gerektiği söylendi.
وقيل لى ان الامر الان يحتاج تفويض شخصى منك

Kendi yöntemlerim için sınırsız yetkim olsaydı yapabilirdim, ama bana o yetkiyi vermiyorlar.
حسناً ، إذا كان لديّ تفويض مطلق لفعل الأشياء بطريقتي فسأفعل ذلك تماماً ولكن ليس بإستطاعتكِ إعطائي تفويضاً مطلقاً

Bize ateş etmediler. İzin almaksızın bir Sovyet denizaltısına saldıramam.
أنا لا أستطيع مهاجمة غواصة روسية بدون تفويض

Evime gelmek için izin çıkarmanız gerekmez miydi?
من الأفضل لك أن تحصل على تفويض إذا كنتَ مُصِرَّاً على الدخول لمنزلي

Rusya işi halledeceğini söyledi, izin almadan eylemde bulundu.
مع تصميم روسيا على تولى الأمر لا يمكننا عمل أى شئ بدون تفويض

Orin Hanner'ın tutuklanması için emir aldım. Bu emri yerine getirmeliyim.
عندي تفويض لتوقيف هانر أنا متأكد انه موجود هناك

Mahkeme emri olmadan dolabımı açamazsın. Haklarımı biliyorum.
أنت لا تَستطيعُ فَتْح خزانتُي بدون تفويض أنا أَعْرفُ حقوقَي

Amerika'da hakkımda saldırıdan dolayı tutuklama emri var.
هناك تفويض بالإعتداء منفذ علي في الولايات المتحدة.

Hakim, morlukların arama izni vermek için... yeterli neden olduğunu düşünmüyor.
براس: القاضي لا فكّرْ الكدماتَ كافية السبب المحتمل لإصْدار a تفويض.

Şimdi, kaçakçılık için arama izni çıkartmam, arama takip başlatmam ve ellerimi açıp şans dilenmem lâzım.
الآن يجب أن أحصل على تفويض لمراقبته ونتمنى من الله أن نكون محظوظين

Hissediyorum. Kadın haklı. Arama izni olmadan araştırma yapamayız.
حسناً ، إنّها محقّة لا نستطيع أن نفتّش المكان من دون تفويض

yetki almadan bu talepleri yerine getiremem.
لا أستطيع الموافقة على هذه المطالب بدون تفويض

Şahsi kayıtlarına göre yetkisi olmadığı halde ikmal rotaları değiştiriyor yük gemilerinde yükleme, indirme işlemleri yapıyormuş.
سجله الشخصي يوضح أنه كان يعيد توجيه بعض الإمدادت ويفرغ حمولة الناقلات بدون تفويض من القيادة

Evet. Orin Hanner için bir sorun var, tutuklanması için emir aldım.
هناك مشكلة لأورين هانر أنا عندي تفويض لتوقيفه

Bu yüksek öncelikli bir durum. Tam Ulusal Güvenlik yetkim var.
هذا موقف ذو أولوية قصوى أنا لديّ تفويض كامل من وكالة الأمن القومي

Özel parçaların satışıyla ilgili her tür kanıt için bu binayı arama emrimiz var.
عِنْدَنا a تفويض لتَفتيش المباني لخَصّ الدليلِ إلى بيعِ الأجزاءِ المقيّدةِ.

İznimiz veya arama emriniz olmadan yaptığınız testten haberdarız.
نحن مدركون للأختبار الذي أجريته بدون رخصة أو تفويض

Bazılarının izne ihtiyacı yoktur değil mi? Bayan O'Hara.
بعض الأشخاص ليسوا بحاجة إلى تفويض أليس كذلك يا سيدة أوهارا

Bir aramayı takip edebilir misin? Mahkeme iznim yok yalnız.
هل يمكنك تعقب مكالمة و ليس لدى مذكرة تفويض

Planınızı etkinleştirin general. Ama doğrudan emrim olmadan uygulamaya geçmeyin.
نشط خططك ، ولكن لا تتخذ اي اجراء بدون تفويض مباشر منى

Bence mahkeme iznini daha fazla zorlamayalım!
أعتقد ذلك بما فيه الكفاية أَنْ يُرغمَ a تفويض.

Güney Komutanlığını bağla. Üç Amerikan saldırı helikopterinin hava sahamıza... izinsiz girdiğini söyle.
أحصل على القيادة الجنوبية على الخط قل لهم أن لدينا عبور بدون تفويض

Resmi izniniz karşılığında, ondan bazı kaçak eşyaları ülke dışına çıkarmasını istemişsiniz.
قلت إنك عقدت صفقة مع عمر طلبت منه أن يهرب بعض الأشياء إلى خارج البلاد بمقابل مساعدته في منحه تفويض