Mutluluktan farklı, mutlulukta zaman içinde ne kadar iyi hissettiğimiz ölçülür. | TED | وهي مختلفة عن السعادة، التي تقاس بمدى الشعور الجيد الذي نشعره به بمرور الوقت. |
Bürokrasinin gücü, birilerinin özel muamele görmesine karşı koyuşuyla ölçülür. | Open Subtitles | تقاس قوة البيرقراطية بقدرتها على عدم اعطاء أي شخص معاملة خاصة |
Bir samurayın hayatı yıllarla ölçülmez değil mi? | Open Subtitles | لا تقاس حياة الساموراي في بكبر سنّه، أليس كذلك؟ |
Nam asla devasa tahtlarla ve altın heykellerle ölçülmez, Kraliçe Ana. | Open Subtitles | الشهرة لا تقاس بالعروش الضخمة والتماثيل الذهبية أيتها الملكة الأم |
Dalgaların metreyle değil, yarattığı korkuyla ölçüldüğü efsanelerin doğduğu denizlerde. | Open Subtitles | حيث لا تقاس الأمواج بالأقدام بل بزيادة الأهوال ومن يمرون بالاختبار يصبحون أسطورة |
Kahramanlık bir metal parçası ile ölçülemez. | Open Subtitles | لا يُمكنُ للبطولة والشجاعة أنّ تقاس بقطعة من المعدن. |
Burada, York Kasabası'nda ise bu erdemler Avery Alan Ludlow ve köpeği Red için aranan adaletle de ölçülebilir. | Open Subtitles | " و هنا فى " يورك كاونتى يمكن أيضا أن تقاس بالعدالة التى يسعى إليها . " كلا من " إيفرى آلان ليدلو " و كلبه " رد |
Delilik ve dahilik arasındaki mesafe yalnızca başarıyla ölçülür. | Open Subtitles | المسافة بين النجاح و العبقرية تقاس فقط بالنجاح |
Dev kütleli yıldızların ömürleri milyon yıllarla ölçülürken en küçük kütleli yıldızların ömürleri on milyarlarca hatta trilyonlarca yılla ölçülür. | Open Subtitles | .. بينما تقاس حياة النجوم الضخمة بملايين السنين النجوم ذوات الكتلة الصغيرة تقاس حياتها بعشرات مليارات أو حتى تريلونات السنين |
Buradaki mesafe çok büyüktür, ışık yıllarıyla ölçülür. | Open Subtitles | المسافات هنا شاسعة جداً بحيث تقاس بالسنين الضوئية |
Öncelikle büyüklük şampiyonluklarla ölçülür, haksız mıyım? | Open Subtitles | أولاً, العظمة تقاس بتحقيق البطولات هل أنا مخطيء؟ |
Hayatlarımız etrafımızda etkileşimde olduğumuz insanlarla ölçülür. | Open Subtitles | انها تقاس بأحتكاكنا بالناس من حولنا |
Senin değerin kapattığın davalar ve kurtardığın hayatlar ile ölçülür. | Open Subtitles | ،إن قيمتك تقاس بالخاتمة وبمن تنقذ |
Uzaklık, dünyanın geri kalanında olduğu gibi metre ile ölçülmez burada. | Open Subtitles | المسافة لا تقاس بالأمتار هنا ، كمثل ما تقاس في بقية العالم . |
Başarı ve statünün, sosyal katkılarla değil maddi zenginlikle ölçüldüğü bir toplumda da dünyamızın bugün neden bu halde olduğunu anlamak çok kolaydır. | Open Subtitles | ما تجلبه تلك الثقافة من فوائد. و في مجتمع تقاس فيه المنزلة الإجتماعية و النجاح بمقياس الثروة المادية |
Batı saatlerini buradaki ölçüldüğü şekliyle kıyaslamam lazım. | Open Subtitles | . يجب أن اطابق الأوقات الغربية لأعرف كيف تقاس هنا |
Ama hayatlarımız sadece yıllarla ölçülemez. | Open Subtitles | لكن حياتنا لا تقاس بمجرد اعوام |
Mikroskopla bile göremeyeceğimiz kadar küçük olan bu parçacıklar sadece olasılık olarak mı ölçülebilir? | Open Subtitles | حتى بالمجهر تقاس فقط كأحتمالات |