İngiltere'de tek bir saldırıya bile karşı koyacak paramız yok. | Open Subtitles | لا يوجد قلعة في إنجلترا يمكن أن تقاوم طلقة واحدة |
Sarışın iş arkadaşının kocasının sürekli olarak asılmasına karşı koyan fakat kaba bahçıvanın ona dokunmasına karşı koyamayan seksi hizmetçi hakkında. | Open Subtitles | إنه عن خادمة مثيرة والتي تقاوم بإستمرار حركات التقدم لزوجها الأشقر وزميلها في العمل والذي لا يستطيع منع يده الصلبة عنها |
Kazanmayı hak ettiğini düşünseydin nasıl canla başla mücadele edeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم كم تستطيع أن تقاوم إذا اعتقدت أن الفوز شيء مهم |
"Tanrı'nın adıyla, kötü olsa bile Direnme ve diğer yanağını çevir." | Open Subtitles | يقول الرب: "أدر له خدك الآخر ولا تقاوم الشرير" |
J.J neden verimli beynini diğer denk beyinlere sahip kişilerle çalıştırmamaya bu kadar direniyorsun? | Open Subtitles | جي جي, لماذا تقاوم الأستفادة من دماغك الخصب مع غيرك من الأفراد الأذكياء؟ |
İşte o his Karşılık vermeye başladığın anda gidiyor. | Open Subtitles | ذلك الشعور يختفي في اللحظة التي تقاوم فيها. |
Çekirge fareleri sinir sistemlerinde genetik değişiklikler yoluyla akrep avından acı zehirlere karşı koyarlar. | TED | الفئران الجنادب تقاوم السموم المؤلمة للعقارب التي تفترسها من خلال تغيّرات جينية في أجهزتها العصبية. |
Şehirle deniz arasında bir ormanımız olsaydı ne olurdu, doğanın enerjisine karşı koymaya çalışmayan, ancak sürtünme yaratarak onu yok eden bir orman? | TED | ماذا لو، ما بين المدينة والبحر تكون لدينا غابة: غابة لا تحاول أن تقاوم قوة الطبيعة، لكن تبدّدها عبر عامل الاحتكاك؟ |
Ancak bu sadece, vücudunuzdaki elektronların yer çekimine karşı, koltuktaki elektronlara doğru bir itiş uygulaması. | TED | لكن ذلك ليس إلا الإلكترونات في جسدك التي تقاوم الإلكترونات في المقعد، وتعارض قوى الجاذبية. |
Vahşi düşlerinizde, Sezar, böyle bir olasılığa karşı kapıları tutmayı nasıl umabiliyorsunuz? | Open Subtitles | -فقط فى احلامك ايها القيصر,كيف تتوقع ان تقاوم -من باب الاحتمالات فقط |
Sana her zaman söylemiştim, insan soğuğa karşı soğuk silahlarla savaşmalıdır. | Open Subtitles | لطالما أخبرتك بأن تقاوم البرد بأسلحة البرد |
İçimde seni öpmek için karşı konulmaz bir istek var, Ellen Brody. | Open Subtitles | لدى رغبة لا تقاوم فى ان اقبلك إلين برودى |
Refleksleri zayıftır ancak ağa yakalanınca mücadele etmeyi asla bırakmaz. | Open Subtitles | سمكة بإستجابات ضعيفة لكن يمكن ان تقاوم بصلابة عندما تعلق بسنارة |
Yara bere yok. Tırnaklarının altı da temiz. mücadele etmemiş. | Open Subtitles | ما من كدمات، ولا شيء تحت أظافرها، لم تقاوم |
"Yer çekimine Direnme." Anladım, tamam. | Open Subtitles | لا تقاوم الجاذبية ، لقد فهمت ذلك |
Yani "Danton'dan uzak dur", yeni patronun eski patrona "Değişime Direnme yoksa namını kirletirim." demek isteyişiydi. | Open Subtitles | "(إذن "تراجع عن (دانتون كان الزعيم الجديد يقول للزعيم القديم "لا تقاوم الاستحواذ" |
Saldırı altındayız. Neden direniyorsun? Maurice'i yok et. | Open Subtitles | نحن نتعرض لهجوم , لماذا تقاوم , دمر موريس |
Pek çok yaralı polis mevcut. Altı suçlu sağlam Karşılık veriyor. | Open Subtitles | هناك الكثير من مصابي الشرطة العصابة لاتزال تقاوم بقوة |
Bir yandan da kızın annesini boğmamak için kendini zor tutuyordu. | Open Subtitles | عندمـا كانت تقاوم رغبتها في خنق والدة البنت |
Tanrı aşkına dostum, o hergelelerin canını sıkmasına izin verme. savaşmak zorundasın. | Open Subtitles | لأجل الله يا رجل, لا يمكنك أن تترك هؤلاء الأوغاد يحبطونك, يجب أن تقاوم |
Yaşadığınız bu ortam daha yüksek sıcaklıklara çıkabilir, ama çıkmamak için direniyor. | Open Subtitles | موطنكم يقدر على المزيد من الدفء ولكنها تقاوم |
Goa'uld içinde ölecek, ama o zamana kadar savaşmalısın. | Open Subtitles | الجواؤلد الذى بداخلك سيموت ! الى هذا الحين يجب ان تقاوم |
Ağırlığı neredeyse yok, ısıyı anında dağıtıyor ve her türlü insan ve doğa gücüne dayanıklı. | Open Subtitles | أنها لا تزن شيأ تقريبآ و تقاوم الحرارة أنيآ و تقاوم تقريبآ أى قوى بشرية أو طبيعية |
Neden bu kadar çok savaşıyorsun, Earl? | Open Subtitles | لماذا تقاوم وبشده يا آرل ؟ |
Bir sonraki dayanılmaz bağlantım gibi, Astro şempanze Ham. | TED | مثل رابطي التالي ، أكثر الروابط التي لا تقاوم ، رائد الفضاء الشامبانزي هام |
Debelenme. | Open Subtitles | لا تقاوم |
İyileştirme kapasitesi enfeksiyonla savaşıyor ama yok edemiyor olabilir. | Open Subtitles | قد تكون قدرتها على الشفاء هي التي تقاوم العدوى بدون استئصالها بالكامل |
Ama haşarata, susuzluğa mantarlara dayanabilecek bir tahıl elde edilirse dünyanın en yoksul insanları karınlarını doyurabilecek, üçüncü dünya ülkelerinde ya da en kötü diktatörlüklerin altında yaşasalar bile. | Open Subtitles | قبل ان يحصدوها ولكن ان كان هنالك حبوب باستطاعتها ان تقاوم الآفات والجفاف والفطريات |