"تقريبًا في" - Traduction Arabe en Turc

    • neredeyse
        
    Bu savaşların neredeyse hepsini kazanıyorum çünkü çoğu zaman buna müsaade ediyorlar. Open Subtitles أفوز تقريبًا في كل تلك المعارك. والسبب أغلب الأوقات أنهم يسمحون لي.
    Aman Tanrım. Bu hikâye neredeyse uçak kazası hikâyesi kadar kötü. Open Subtitles يا إلهي، هذا تقريبًا في نفس درجة سوء قصة تحطّم الطائرة.
    Dr. Wertham'ın farkına varamadığı şey ise, 1940'lar ve 50'lerde Amerika'da neredeyse her çocuk çizgi roman okuyordu. TED ما فشل الدكتور ويرثام في استيعابه هو أنه وفي الأربعينيات والخمسينيات، كان كل طفل تقريبًا في أمريكا يقرأ قصصًا مصورة.
    Şimdi, neredeyse tüm eyaletlerde koruyucu aileye giden siyah tenli çocuklar var. TED تقريبًا في كل ولاية، يذهب عدد كبير من الأطفال ذوي البشرة الداكنة إلى دور الرعاية.
    Canlı müzik sessiz filmlerde neredeyse her zaman deneyimi iyileştirmekte kullanılmış. TED الموسيقى الحيّة كانت تُستخدّم دائمًا تقريبًا في الأفلام الصامتة من أجل تعزيز التجربة.
    neredeyse bütün kanser türlerinde en sıklıkla devre dışı kalan baskılayıcı gendir TED وهو أكثر الجينات الكابحة للورم والتي يتم كبتها تقريبًا في كل نوع من أنواع السرطان.
    Ve kısa sürede neredeyse her şeyimizin ortak olduğunu fark ettik. TED وسرعان ما اكتشفنا أننا نتشارك تقريبًا في كلّ شيء.
    Bir saniye için bile olsa yeniden normal hissetmek istedim, o yüzden neredeyse hemen güreşe geri döndüm. TED كنت أريد أن أشعر أنني طبيعي مجددًا، حتى ولو كان ذلك لوقت قصير، لذا عدت إلى المصارعة تقريبًا في الحال.
    2000 yılında neredeyse hiçbir şey yokken, günümüzde neredeyse her Afrika ülkesinin şimdi canlı bir telekomünikasyon endüstrisi var. TED من لا شيء تقريبًا في عام 2000، تنعم الآن كل دولة إفريقية بصناعة نشطة للاتصالات المحمولة.
    Tam o dönemde, neredeyse hayatımdaki her şeyi kaybettim. TED في نفس الوقت، فقدت كل شيء تقريبًا في حياتي.
    neredeyse 60 yaşındayım ben. Open Subtitles أظهري بعض الإحترام. أنا تقريبًا في الستين.
    Bugün, Şeriat hukuku ve devlet gücüyle dini güç arasındaki gerginlik, dünyadaki neredeyse tüm Müslüman ülkeleri ikiye ayırıyor. Open Subtitles اليوم، الشريعة والتوتر بين قوة الدولة وقوة الدين يقسّمان كل مسلم تقريبًا في العالم
    Xan neredeyse aynı yaşta olduğumuzdan sözümü dinlemeyecektir. Open Subtitles سان لن تستمع إلي لأننا تقريبًا في نفس العمر
    Buradaki insan nüfusu son 20 yılda neredeyse üçe katlandı ve çatışma durumu kriz boyutuna ulaştı. Open Subtitles التعداد البشريّ هنا تضاعف 3 مرات تقريبًا في آخر 20 سنة و قد بلغ الصراع مرحلة حرجة
    Ve bebekler, ördekler ve toplarla ilgili yapması gereken bu tür genellemeleri neredeyse her şey için yapmak zorundadır: ayakkabılar, gemiler, mühür mumları, lahanalar, krallar... TED وأنواع التعميم التي على الرضع القيام بها فيما يتعلق بالبط والكرات يطبقونها تقريبًا في كل شيء: الأحذية والسفن وشمع الختم والملفوف والملوك.
    Bir sonraki durak: neredeyse bir cennet, Coeur d'Alene'de kendime bir kabin kiraladım, güzel Kuzey Idaho sınırı uzantısında. TED المحطة الثانية هي كوخ استأجرته يحمل اسم "الجنة تقريبًا" في وسط كويور دي أليني، في بانهاندل ايداهو الشمالية.
    neredeyse bir yıl önce başladı, New York'taki Doğal Tarih Müzesi'nde Harvard Business School mezunları galasındayken. TED لقد بدأ الأمر ذات ليلة من عام مضي تقريبًا في متحف التاريخ الطبيعي في نيويورك، في حفل خريجي كلية هارفارد لإدارة الأعمال.
    Belirsizlik, ekonomide büyük bir terim sayılır, ama ben bunun neredeyse tüm günlük işlemlerimizde karşılaştığımız blok zincirinin rol oynayabileceği üç çeşidinden bahsetmek istiyorum. TED إذن الشك هو مصطلح واسع في علم الاقتصاد، ولكن أريد أن أمرَ على ثلاثة أشكال منه والتي نواجهها تقريبًا في جميع تعاملاتنا اليومية، حيث يمكن لقواعد البيانات المتسلسلة أن تلعب دورًا.
    ''Harry Potter''ın İspanyolca çevirisini alıp okumaya başladım ve tabii ilk önce neredeyse hiçbir şey anlamadım ama okumaya devam ettim çünkü kitabı seviyordum. Kitabın sonuna geldiğimde neredeyse hiç sorun olmadan takip edebiliyordum. TED لذا حصلت على الكتاب بترجمته الإسبانية وبدأت بقراءته، وبالتأكيد، لم أفهم شيئًا تقريبًا في البداية. لكنني واصلت القراءة لأنني أحب الكتاب، ومع نهايته، كنت قادرة تقريبًا على القراءة دون أي مشكلة.
    Ancak karşılaştırıldığında arabasız yaşamak neredeyse 2,5 tonu kurtarır, transatlantik bir uçuşu önler ve sadece bu, yaklaşık olarak 1,5 tonu kurtarır ve bitki bazlı bir diyet yapmak ise yılda neredeyse 1 tonu kurtarabilir. TED بينما العيش دون سيارات يوفر 2.5 طن منع رحلة جوية واحدة عابرة للمحيط الأطلسي يوفر 1.5 طن واتباع حمية نباتية يمكن أن يوفر طنًا واحدًا تقريبًا في العام الواحد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus