Hayır, bekle ama! Hayatının geri kalanını, ahırda saklanarak ta geçirmeyeceksin. Yürü bakalım. | Open Subtitles | لا، مهلاً، لن تقضي بقية حياتك وأنت تختبىء في الحظيرة أيضاً، هيّا بنا |
Bunun anlamı; hayatının geri kalanını karanlık bir delikte yaşamak için sabırsızlanıyorsun demektir. | Open Subtitles | و هو ما يعني أنك ستأمل بأن تقضي بقية حياتك في حفرة مظلمة |
Ve buna cinayeti de eklersen, hayatının geri kalanını parmaklıklar arkasında geçireceksin. | Open Subtitles | لو أضفت القتل إلى تلك القائمة فسوف تقضي بقية حياتك خلف القضبان |
Hayatımın geri kalanını bir hücrede geçirmektense çabucak ölmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | من الأفضل أن تموت بسرعة بدلاً من أن تقضي بقية حياتك في السجن الشيطان الذي أتبرأ منه هو أنت برناردو جوي |
Tanrı bilir ki yaşamının geri kalanını bir yo-yo gibi bir ileri bir geri yolculuk yaparak geçiremezsin. | Open Subtitles | اللَّهُ يعلَمُ انك لا تَستطيعُ ان تقضي بقية حياتكَ رايح جاي مثل اليويو |
Havuzun kenarında gördüğün o kadın-- hayatının geri kalanını birlikte geçirmek istediğin o kadın.... | Open Subtitles | تلك المرأه التي رأيتها مستندة على الحوض في تلك الليلة تلك المرأه التي يجب أن تقضي بقية حياتك معها |
Hayatının geri kalanını benimle geçirmek istediğinden emin misin? | Open Subtitles | كيف تعرف بأنك تود أن تقضي بقية حياتك معي؟ |
Çünkü eğer etmezsen hayatının geri kalanını bu koridorda oturarak geçireceksin. | Open Subtitles | لانك اذا لم تفعل سوف تقضي بقية حياتك تجلس في ذلك المدخل |
Çünkü eğer etmezsen hayatının geri kalanını bu koridorda oturarak geçireceksin. | Open Subtitles | لانك اذا لم تفعل سوف تقضي بقية حياتك تجلس في ذلك المدخل |
Hayatının geri kalanını Doktor'u düşünerek geçiremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تقضي بقية حياتكِ تفكرين في الدكتور |
Angeles Meydanı bombalanmasını sana bağlayabilirim. Eğer şanslıysan, hayatının geri kalanını yüksek güvenlikli bir hapisanede geçirebilirsin. | Open Subtitles | فلئن كنت ذو حظ ، فسوف تقضي بقية حياتك في سجن ذي حراسة مشددة |
Bir gün, yanlış adamın arkasında durmaya karar veriyorsun, ve hoop, sonsuzluğun geri kalanını cehennemde geçiriyorsun. | Open Subtitles | ، يوم ما قررت التوجه للطريق الخطأ و فجأة ، تقضي بقية عمرك في الجحيم للأبد |
Kendini daha iyi hissetmek ve hayatının geri kalanını yalnız geçireceğini bildiğin için, her anını, çocukların ödünü patlatmanın yollarını aramakla geçiriyorsun. | Open Subtitles | تقضي كل لحظات استيقاظك بالحياة لمعرفه السبل لتخويف الاطفال لمحاولة تحسين ماتشعري به وفي الحقيقه من المحتمل ان تقضي بقية حياتك وحيدة |
Yazın geri kalanını odanda geçirmediğine memnunsun değil mi? | Open Subtitles | ألستِ سعيدة أنكِ لم تقضي بقية صيفك في غرفتك؟ |
Yani, yazının geri kalanını kırılmış alçıları çöpe boşaltarak geçirmeyi mi tercih ediyorsun? | Open Subtitles | اذا تفضل أن تقضي بقية الصيف ترمي الجص المكسور في القمامات ؟ |
İstediğin ameliyat sonrası hayatının geri kalanını tekerlekli sandalyede geçirebilirsin. | Open Subtitles | يمنعك من رؤية اي شيء آخر الجراحة التي تريدها يمكن ان تقضي بقية حياتك على كرسي متحرك |
Hayatının geri kalanını geçirmek istediğin insanı bulduğun zaman hayatının geri kalanının hemen başlamasını istersin. | Open Subtitles | الذي تريد ان تقضي بقية حياتك معه فستريد ان تبدأ بقية حياتك الآن |
Henüz hangi dalda lisans diploması almak istediğini bile bilmezken hayatının geri kalanını kiminle geçirmek istediğine nasıl karar verdin? | Open Subtitles | وبالكاد تعرفين ما تريدين أن تتخصصيه ناهيكِ عن من تريدين أن تقضي بقية حياتكِ معه |
Hayatının geri kalanını bu eve kapanarak geçirmeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ لن تقضي بقية حياتكِ محبوسة في هذا المنزل |
Eğer bir Amerikalı fark ederse, hayatının geri kalanını bir delikte geçirirsin. | Open Subtitles | إذا وجد هذا الأمريكي أنّ مئات من الأسلحة قد اختفت فسوف تقضي بقية حياتك في السجن |