Lütfen bana onun masum olduğunu düşündüğün için yaptığını söyleme. | Open Subtitles | ومن فضلك لا تقُل لي أنه بسبب إعتقادكَ أنها بريئة |
Şimdi, o var değil söyleme. Bazı kanlı duygusal hatıra. | Open Subtitles | لا تقُل لي الآن إنّها لا تملك تِذكارًا عاطفيًا لعينًا. |
Dün geceden beri biliyorsun ve bir şey söylemedin mi? | Open Subtitles | كُنتَ تعرِف ذلكَ منذُ الليلة الماضية و لم تقُل شيئاً إلى الآن؟ |
- Yarışma hakkında hiçbir şey söylemedin. -Asla sormadın. | Open Subtitles | أنت لم تقُل أيّ شئَ حول ذلك أنت لم تسَأل |
Öyle deme abi olan şeyler bunlar. | Open Subtitles | لا تقُل هذا، فمثل هذه الأمور تحدث كثيراً |
Masanın kenarına oturdu, oğlumun gözlerinin içine baktı hamilelikle ilgili hiçbir şey söylemedi. | Open Subtitles | لقد جلسَت على تلك الطاولة و نظرَت في عيني إبني و لم تقُل شيئاً بخصوص الحَمل |
- Hiç demedin ki. - Etrafta değildin. | Open Subtitles | ـ أنت لم تقُل هذا أبداً ـ لم تكُن موجوداً بالجوار |
Bir kadının çıkma teklif etmesini kaldıramayan erkeklerden olduğunu söyleme Sakın. | Open Subtitles | لا تقُل لي أنكَ من النوع الذي لا يقبَل دَعوَة المرأة لهُ |
Bas git. Sen de bir melek değilsin. Bana hiç bunu düşünmediğini söyleme şimdi. | Open Subtitles | حسبكَ، لست بملاك، لا تقُل لي أنّكَ لم تفكّر بذلك قبلًا. |
Bu güzel birşey, değil mi? Gülmemi söyleme bana. | Open Subtitles | حسناَ , ذلك شيء جيّد , أليس كذلك ؟ لا تقُل لي أن أبتسم بدلاَ من التعبيس حسناَ |
Sen o duvarı yıktın. Yapabileceğin hiçbir şey olmadığını söyleme. | Open Subtitles | إنّك أزلت ذلك الحائل، فلا تقُل أنّك لا يمكنك فعل شيء. |
Neden çocuğa çarptığın zaman, zamanının olmadığını söylemedin? | Open Subtitles | لِمَ لمْ تقُل بأنّك تريد الاعتراف عندما قتلت ذلك الطفل ؟ |
Nerede duracağım hakkında hiçbir şey söylemedin. | Open Subtitles | أنت لم تقُل شيئُاً أبداً عن أين يُمكِنُني الوقوف. |
Yemeklerimi sevmiyorsan neden daha önce söylemedin? | Open Subtitles | ,إذا لم يُعجبك طبخي لماذا لم تقُل أي شيءٌ من قبل؟ |
Oğlum, neden söylemedin? | Open Subtitles | بُني ، لماذا لم تقُل شيئًا عن ذلك الأمر ؟ |
"Bir şeyden haberim yok" deme. | Open Subtitles | لا تقُل أنك لست على علمٍ بذلك. |
deme öyle, utanıyorum. | Open Subtitles | لا تقُل هذا، فأنا أشعر بالإحراج |
Kafam süperdi deme bana. Bul şu kapıyı. Hadi. | Open Subtitles | لا تقُل هذا، فقط ابحث عن المكان |
Hiçbir şey söylemedi, bence rahatsız etmeyelim. | Open Subtitles | لم تقُل هي شيئاً بهذا الخصوص فلن نتدخل |
nereye gittiğini söylemedi, değil mi? | Open Subtitles | لم تقُل إلى أين ذهبت، أليس كذلك؟ |
Bekle, kızım basketbol oynuyor demedin mi? | Open Subtitles | انتظر ، ألم تقُل أن ابنتك تلعب كرة السلة ؟ |
Bize komedyen olduğunuzu neden söylemediniz? | Open Subtitles | أيها المخادع لم تقُل لنا أبداً أنك ممثل - تعرفتُ عليه مباشرةً - |
Gelip arkadaşınla tanışmasını söylediğinde hiçbir şey demedi mi? | Open Subtitles | عندما طلبتِ منها أن تأتي و تقابل صديقكِ ألم تقُل لكِ شيئأً؟ |
Dua etmemi söylemeyin. | Open Subtitles | و لا تقُل لي أن أدعوا |