O gece yanında olan 19 yaşındaki Amanda Bertrand o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | أماندا بيرتراند عمرها 19 عاما كانت صديقته لتلك الليلة لم تكن محظوظة مثله |
Ama yan odadaki kadın o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | لكن المرأة في الغرفة المجاورة لم تكن محظوظة جداً |
Ama ofis binası o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | كان بإمكاني إنقاذ أحد أرقامنا لكن أخشى أن بناية مكتبه لم تكن محظوظة أبدًا |
Diğerlerine bu masumiyetin onların kefaretini olduğunu ve ödüllendirilmesi gerektiğini göstermiş. Anne ise o kadar şanslı değilmiş. | Open Subtitles | أظهر للبقية أن هذه البراءة هي خلاصهم ذلك كان الثمن، ولكن الأم لم تكن محظوظة |
Ne yazık ki üç numaralı kurban o kadar bile şanslı değilmiş. | Open Subtitles | للأسف الضحية الثالثة لــم تكن محظوظة |
Ama o şanslı değildi. | Open Subtitles | ولكنها لم تكن محظوظة |
Annesi o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | أما والدته لم تكن محظوظة |
Alisa o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | . اليسا لم تكن محظوظة جدا |
, Sizin komutanı dinle o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | اسمع ، قائدتك لم تكن محظوظة. |
Lucky - aslında lucky (şanslı) değildi, öyle değil mi? | Open Subtitles | لاكى, لم تكن محظوظة حقا |
Kız arkadaşı o kadar şanslı değildi. O öldü. | Open Subtitles | صديقته لم تكن محظوظة لقد ماتت |
Bütün bu adamlar eski karılarını, kız arkadaşlarını veya geçmiş sevgililerini taciz etmekle suçlandılar, en sonuncusu saldırıdan kurtulan Pam Tyler oluyor ama Francine Johnson o kadar da şanslı değildi, hepsi sapığı tarafından öldürülen, ve büyük benzerlikleri bulunan diğer 4 ciinayetteki kadınlar gibi. | Open Subtitles | كل هؤلاء الرجال اتهموا بمطاردة طليقاتهم، صديقاتهم، وعلاقات قديمة، وآخرها (بام تايلر)، التي قد نجت من الهجوم، ولكن (فرانسين جونسون) لم تكن محظوظة كفاية، لا هي ولا الأربع قضايا التي اكتشفت وجود تشابه كبير بينهم، |
İş arakdaşı hayatta kalmış ama Natalie'nin annesi onun kadar şanslı değilmiş. | Open Subtitles | فنجا زميل العمل ولكن والدة (ناتالى) لم تكن محظوظة لهذة الدرجة |