Sana uygun olduğu için, seni sevdiğini varsayman tehlikeli değil mi? | Open Subtitles | إفتراض هي تحبك لأن تلائم إلى حياتك ألم هو خطر جدا؟ |
Şartlar uygun veya özel diye istisna yapma hakkına sahip olamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا عمل استثناءات لأنها تلائم رغباتنا. أو لأن المسألة شخصية. |
Ama aramak için biraz zaman harcarsanız, kişisel ihtiyaçlarınıza uygun bir spor bulabilirsiniz ve eğer bulursanız, pek çok yararı vardır. | TED | لكن إذا أمضيت بعض الوقت في البحث، فستجد رياضة تلائم حاجاتك الفردية، و إذا وجدتها، فستكون هناك الكثير من الفوائد. |
Canlı bir kaçırılma kurbanı, kulvarıma, buruşmuş bir cesetten daha çok uyuyor. | Open Subtitles | عمليّة إختطاف ضحيّة على قيد الحياة تلائم أكثر مهاراتي |
Çantayla uyumlu, ağır değil kutu içinde geliyor, ıslanamaz. | Open Subtitles | تلائم حقيبة ليس ثقيلة تأتي بصندوق لا يمكن ان تتبلل |
"Başarınızı alçakgönüllülükle kabul etmelisiniz üzücü ve kederli günlere hazır olmalısınız ve bir erkeğe yakışır şekilde cesaretle karşılamalısınız." | Open Subtitles | يقول عليك أن تتحمل النجاح بإذلال وتكون مستعداً عندما يأتي يوم الحزن والحداد وتقابلها بشجاعة تلائم رجلاً |
Demek ki küresel kuruluşlarımızı günümüzün zorluklarına uygun olarak yeniden inşa etmek zorundayız. | TED | لذا يجب علينا أن نعيد بناء مؤسساتنا العالمية، و نبنيها بطريقة تلائم تحديات هذا العصر. |
Burada yaptığımız amaca uygun bir ekonomiye doğru bir kaç basit adım atmaktır. | TED | الذى نعمله هنا هو أن نأخذ بعض الخطوات البسيطة تجاه إقتصاديات تلائم الغاية والهدف المنشود. |
Bu şartlara uygun bir yapay ayak tasarlamanız gerekiyor. | TED | فعليك ان تقوم بتصميم قدماً اصطناعيه تلائم هذه الظروف |
lşık kamera için uygun değil. Yatağa otur. | Open Subtitles | . الأضواء لا تلائم آلة التصوير تلك إجلسي على السرير |
Ajan Dixon, benim işim şu anda göreve uygun olup olmadığınıza karar vermek. | Open Subtitles | الوكيل ديكسن، هو شغلي للتقرير سواء في هذا الوقت أنت تلائم للواجب. |
Ebedi lanet hiç kimseye uygun değildir, sana bile. | Open Subtitles | الإدانة الأبديّة لا تلائم أي احد .. حتى انت. |
Bu işe yaramaz şeyler senin gibi zengin insanlara uygun. | Open Subtitles | هذه الأشياء العديمة الفائدة تلائم الأغنياء أمثالك |
- Yeni imparatorluğuma uygun gezegenler bul. | Open Subtitles | تلائم إمبراطوريتي الجديدة أنا جاهز للبدء من جديد |
Ve çok uzun zamandır bir çok ıvır zıvır ve yemeye uygun olmayan şeylerlerle çöp dağları oluşturuyoruz. | Open Subtitles | و لوقت طويل جداً كان لدينا مواقع واسعة لدفن النفايات كلّ المواد التى لا تلائم الأكل كنا نرميها فحسب. |
-Bilemezsin ki Anahtarlar bazen kilitlere uyuyor | Open Subtitles | -لن نعلم أبداً ، لا أحد من المفاتيح تلائم القفل |
- Avuç izi uyuyor ama telefonu bulamadık. | Open Subtitles | تلائم جوّال "بالم بري" لكننا لم نجد الجهاز |
Çünkü kafama uyuyor. | Open Subtitles | لأنها تلائم رأسي |
Bu izler eroin kullanımıyla uyumlu mu? | Open Subtitles | هل هذه الآثار تلائم تعاطي الهروين؟ |
Bir kraliçe yerine bir cariyeye yakışır. | Open Subtitles | تلائم محظية بدلاً من ملكة. |
Argus'u yönetme şeklimle sorunu olan senmişsin gibi duruyor ki bu bana çok ilginç geliyor çünkü ikimizin işi de klasik ahlak kurallarına uymuyor. | Open Subtitles | وهذا يشوقني، بما أن كلينا لا نعمل بوظيفة تلائم المعنى التقليدي للأخلاق. |
Egzersizden kaynaklanan astım tam oturuyor. | Open Subtitles | {\pos(194,215)}هجمة الربو الجهدي تلائم الأعراض |