Sadece bir sürü insan daha iyi olması için çok çalışırsa gelişir ve bence kendi kendine kalırsa geriler. | TED | لا تتطوّر إلا إذا عمل الكثير من الناس بجد ليجعلوها أفضل، وفي الحقيقة، أعتقد أنها ستتراجع من تلقاء نفسها. |
kendi kendine pişen sosisli için harika bir fikrim var. | Open Subtitles | لديّ فكرة جهنمية عن المقانق المقلية تطبخ من تلقاء نفسها. |
Ve ellerinin kendi kendine hareket ediyor gibi göründüğünü söyler. | TED | ويقول إن يده يبدو كأنها تتحرك من تلقاء نفسها |
Aynen. Bunu kendi başına yapması oldukça etkileyici. | TED | نعم، أعتقد أنه قوي جدا أن تفعل ذلك من تلقاء نفسها. |
Ama söylediğim gibi kapı kendi başına açılamaz. | Open Subtitles | و لكن كما أخبرتك مسبقاً لا يمكن ، للبوابة البعدية أن تفتح ، من تلقاء نفسها |
Ve ben, çalıştım ve sorunlar ile uğraştım, ta ki resmin içinde mücadele ettiğim ufacık minik savaşlar kendiliğinden çözülmeye başlayana dek. | TED | وعملت وعملت على حل المشاكل حتى المعارك الاولى التي كنت اقاتلها داخل الصورة بدأت في الحل من تلقاء نفسها |
Bu arada, geriye çekilip hiçbir şey yapmadan işlerin kendi kendine düzene gireceğini sanmayın. | Open Subtitles | خلال ذلك، لا تعتقدوا أنكم ستبقون متوارين في خلفية الأحداث منتظرين تحسن الأمور من تلقاء نفسها. |
Çünkü öyle değilse, buzdolabı mıknatıslarım kendi kendine düştü. | Open Subtitles | إما هذا، او ان قطع المغناطيس على الثلاجة سقطت من تلقاء نفسها |
-Bu bir bacak kemiği. Tahminimce buraya kendi kendine yürüyerek gelmedi. | Open Subtitles | وأعتقد بأنها لمّ تمشِ هنا من تلقاء نفسها |
Geçidin kendi kendine kapanması gibi bir şansımız olabilir. | Open Subtitles | هناك إحتمال أن تنفصل البوابة من تلقاء نفسها |
Olaylar kendi kendine gelişmez. Olayları insanlar yaratır. | Open Subtitles | الأشياء لا تحدث من تلقاء نفسها وإنما بفعل الناس |
Geçit kendi kendine tuşlamaya başladı. | Open Subtitles | لا أدرى يا سيدى ، لكن البوابة بدأت تجرى إتصالا من تلقاء نفسها |
Hepsi mi? Gemiyi buraya kadar kendi başına uçması için programlamış olabilirler, yörüngeye girip önceden kaydedilmiş bir sinyali yollamasını bile. | Open Subtitles | يمكن أن يكونوا قد أعادوا برمجة السفينة لتطير هنا من تلقاء نفسها , ودخول المدار |
- Diskinin ayaklanıp kendi başına buradan çıkıp gittiği ortaya çıkarsa hiç şaşırmam. | Open Subtitles | إذا إختفت نسختهـا من هنـا من تلقاء نفسها |
Ama en savunmasız dostunu kendi başına bıraktı. | Open Subtitles | لكنّه يترك أكبر حليفة له تتصرّف من تلقاء نفسها. |
Onun amacı, çevremizin kendiliğinden müzik yaratabildiğini göstermek, bu konuda cömert ve verimli olduğunu ve bizim zaten içinde olduğumuzu göstermekti. | TED | كان يقول أن البيئة من تلقاء نفسها تولّد الموسيقى أن هذا أمر سخي ومنتج، أننا محاطون بذلك بالفعل. |
Bez parçaları kendiliğinden mi yırtılıyorlar, yoksa birinin elleriyle mi? | Open Subtitles | هل كانت تتمزق من تلقاء نفسها ؟ أم كانت في يد شخص ما ؟ |
Emily kendiliğinden hareket eden cisimler gördüğünü söylediğinde tepesinde görünmez varlıklar hissettiğinde, tipik epilepsi belirtileri mi gösteriyordu? | Open Subtitles | عندما ترى إيميلي أشياء تتحرك من تلقاء نفسها وتحس أن هناك شيء مادي على جسدها هل كانت أعراض مثالية للصرع؟ |
Ne zamandan beri şapkalar kendi başlarına hareket ediyor? | Open Subtitles | منذ متى تتحرك الـقبـَّعـة من تلقاء نفسها ؟ |
Bilirsin, onları anllayamam. Niçin bir kadın tek başına göle gider... gün doğmadan. | Open Subtitles | لماذا امرأة تخرج وسط البحيرة من تلقاء نفسها |
Karakterleri takip ediyorlar.Umarız ki birbirlerine çarpmayacak kadar zekidirler.Kendi kendilerini kapatabiliyorlar. | TED | و بتتبعون الشخصيات. انهم أذكياء بما فيه الكفاية. نحن نأمل ألا يصطدموا ببعضهم البعض، وألا تنفجر من تلقاء نفسها |
kendi isteğiyle uyandığını hissediyorum, ama bu nasıl mümkün olur? | Open Subtitles | لقد شعرت أنها استيقظت من تلقاء نفسها لكن كيف يعقل هذا ؟ |
Sonraki günler sokakta dolanıp, fotoğrafların kendi kendilerine belirmelerini izledik. | TED | وبالتالي عندما كنا نتجول في الشارع في الايام التالية كانت الصور تظهر من تلقاء نفسها. |