Tüm bunları bir arada toplayan Gamification Summit'e de başkanlık ediyorum. | TED | كما أرأس قمة التلعيب، وهي حدث يجمع كل تلك الأمور معاً. |
Biraz bunaldım ama sen bunları benden daha kolay atlatırsın. | Open Subtitles | إنها ضعيفة قليلاً ولكنكِ تتأقلمين أكثر منيّ على تلك الأمور. |
Morlar'ın böyle şeyler için kendini sorumlu tutma gibi bir alışkanlığı var. | Open Subtitles | مورلار لديه العادة فى جعل نفسه . مسئول عن مثل تلك الأمور |
bu da demek ki bunların hepsi sırdı. İşte bu yüzden elinizde gizli | TED | وهو مايعني أن كل تلك الأمور كانت سرية. لهذا السبب أنتم تحصلون الآن على أشياء رفعت عنها السرية، |
Bu tür şeyleri saklamanın boktan bir şey olduğunu sen söylememiş miydin? | Open Subtitles | لم تخبريني أنها أحد تلك الأمور التي يجب الحفاظ عليها سراً ؟ |
Yatılı okula ve üniversiteye gittim bunlar ilk başta beni çok rahatsız hissettirdi ama benim yeni dünyalara kapı açmama vesile oldular. | Open Subtitles | و ذهبت إلى مدرسة داخليه و إلى الجامعه تلك الأمور كانت غير مريحه في البداية و لكنها ساعدتني لفتح أبواب لعوالم جديدة |
Toplumun çözülmesi gereken sorunu ihtiyarların yapmakta daha iyi oldukları şeylerden fayda sağlamak. | TED | تحدي يواجه المجتمع هو استغلال تلك الأمور التي في وسع كبارنا القيام بها على نحو أفضل. |
Üzgünüm ama tüm bunları öğrenene kadar onu uzağa göndermeye içim rahat etmeyecek. | Open Subtitles | آسف، لكن حتى تعرف كل تلك الأمور لن أشعر بالإرتياح في إرسالها بعيدا |
Keşke bütün bunları bana bıraksaydın. Onlara başka ne anlattın? | Open Subtitles | أتمنى أن تتركي كل تلك الأمور لي وماذا قلتِ لهم غير ذلك ؟ |
bunları unut da yarınki ilk komünyonunu düşün. | Open Subtitles | دعي عنك الآن تلك الأمور وفكري بشأن مناولتك الأولى غدا |
bunlar çok değerli anılar, Homer ama artık bunları yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | كل هذه ذكريات غالية لكنني لم أعد أود فعل مثل تلك الأمور |
Çocukların bunları kendi içlerinde çözme yöntemleri vardır. Evet, elbette. | Open Subtitles | الأطفال يعرفون كيفية التعامل مع تلك الأمور بأنفسهم |
Eski askerler topluluğunda neden böyle olaylar yaşandığını çözebilmek için arayışa girdim. Neden böyle şeyler oluyordu? | TED | انشغلت في عملية محاولة الفهم لماذا، ماذا حدث في مجتمع المحاربين القدامي، لماذا تحدث مثل تلك الأمور. |
Gelincik olmaması gerekiyordu, ama bilirsin işte böyle şeyler olur. | Open Subtitles | ولم يكن مفروضا أن تكون مسعورة ولكنك تعرف كيف تحدث تلك الأمور |
Evet, sağol adamım ama artık böyle şeyler yapmıyorum ben. | Open Subtitles | لا ، شكرا يـا صـاح لا أفعل تلك الأمور بعد الآن |
bunların hepsi bir sonuçtur; olmasını istedikleriniz. | TED | كل واحد من تلك الأمور نتيجة؛ ترغب في أن يحصل شيء ما. |
bunların doğru olduklarını anladığında, sana geri vereceğim. | Open Subtitles | سأعيده إليك حينما تجد أن تلك الأمور قد تحققت. |
Ben... Ben... bunların hepsini yapmam için kandırıldım. | Open Subtitles | تعرضت للخداع و هذا ما حملني على القيام بكل تلك الأمور |
Ben biz de isteseydi bugün bu şeyleri inşa edemedi demek. | Open Subtitles | أعني، لم نتمكن من بناء تلك الأمور اليوم إذا أردنا كذلك. |
Sonra kendimi gerçekten körüklemeye çalıştım ve bu korkunç şeyleri sürekli hayal edip durdum ama aslına bakılırsa, kızamadım. | Open Subtitles | وثم مص شفتها التي كشكل برعم الوردة وحاولت أن أُثير غضبي حقًا وتخيل جميع تلك الأمور الفضيعة بشكل مستمر |
Aslında bunlar bu işte en iyi olanlar. | TED | في الواقع، يكونون الأفضل في تلك الأمور. |
Doğduğunda seninle çıkıyor olsaydım tüm o şeylerden dolayı bazı şeyler farklı olabilirdi. | Open Subtitles | لو كنت أواعدك حين ولدتٍ لتو الأمور، قد تكون مختلفة قليلاً بسبب كل تلك الأمور |
Hepinizin bir dakika ayırmanızı ve fotoğrafa bakmanızı ve aklınıza gelen bazı şeylere gerçekten odaklanmanızı istiyorum. bunlardan bazıları nedir, o sözler. | TED | لذا، رجاءاً انتبهوا لحظة وانظروا إليها وحاولوا التفكير ملياً فيما يخالجم من خلالها ما بعض تلك الأمور أو الكلمات ؟ |
Tüm bunlardan uzak duracağınız konusunda bir anlaşma yaptığınızı sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنكما اتفقتما على عدم التدخل فى تلك الأمور |
O konuları hatırlamak gerçekten zor. | Open Subtitles | كـان تذكـر كـل تلك الأمور صعبـا جدا |