Bence hepimiz yaşadığımız çok gelişmiş şehirler, reklam panoları, reklamlar ve kocaman araba parkları yüzünden duyarsızlaştık ve artık Bu şeyler yüzünden şikâyet bile etmiyoruz. | TED | أعتقد أننا أصبحنا جميعاً غير مبالين بسبب المدن المتطورة التي نعيش فيها، واللوحات الإعلانية والإعلانات، ومواقف السيارات العملاقة، ولا نشكو حتى من تلك الاشياء أبداً. |
Bakalım ne kadar sürede bunları odaya yerleştireceksin? | Open Subtitles | لنري مدي سرعتك في توصيل تلك الاشياء عندما تصل ضع هذا الوعاء بالطابق الاول |
Ve tüm bunların gerçekte en korkunç yanı, aşırı avlanmai kirlilik ve iklim değişikliği, bunlardan hiç biri bir boşlukta olmuyor | TED | والشيء المخيف حقا عن هذا كله الإفراط في الصيد, والتلوث , وتغير المناخ هو أن تلك الاشياء لاتحدث في فراغ |
İyi şanslar diliyor ve tüm O şeyleri söylerken öleceğimizi düşünüyordu. | Open Subtitles | إنه يرسل تمنياته لنا بالحظ السعيد وكل تلك الاشياء التي يقولها عندما يعتقد أننا سنموت |
bu şeyleri seçmek, doğuştan gelen bir beceri değil herhalde. | Open Subtitles | اعتقد ان اختيار تلك الاشياء.. لايمكن لأي شخص ان يقوم بها |
O şeyler hala dışarıdayken atış talimi ve yanaşık düzen eğitimi yaptık. | Open Subtitles | اننا لدينا تمرين رماية ومسير عسكري بينما تلك الاشياء لازالت في الخارج |
Evet, o şeylerden hiçbirini bana yapma; midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | نعم، لاتفعل أي من تلك الاشياء بي إنها تفزعني |
Böyle şeyler uydurmam. | Open Subtitles | انظر الناس دائماً.. لا لا أنا لا اعمل تلك الاشياء |
Bir hamburger ve sevdiğin Bu şeyler için de eksi 5.16 dolar. | Open Subtitles | من أجل الحمص والتبولة و البيرجر. وكل تلك الاشياء التي تحبينها |
Bir hamburger ve sevdiğin Bu şeyler için de eksi 5.16 dolar. | Open Subtitles | من أجل الحمص والتبولة و البيرجر. وكل تلك الاشياء التي تحبينها |
Televizyonda bu reklamı izliyordum, ve, adamım, Bu şeyler şirin! | Open Subtitles | انا كنت اشاهد الاعلان فى التلفيزيون و تلك الاشياء الصغيرة لطيفة |
Çünkü bütün bunları icat eden kişi benim dedem. | Open Subtitles | لان الرجل الذي اخترع كل تلك الاشياء الرائعة هو جدي |
Fare düşse başını yaracak. Ancak bunları bulabildim. | Open Subtitles | وليس بها أى طعام على الاطلاق استطعت أن أجد تلك الاشياء فقط |
"Söylediğiniz doğru değil." "Bunlara inanmamalısınız. bunları yabancı yayınlardan duyuyorsunuz." | Open Subtitles | ليس حقيقى ما تقولين ولا يجب عليكِ تصديق مثل تلك الاشياء فهى مدسوسه من الأذاعات الأجنبيه |
bunların hiçbirini yapamayacak ama anlayacak. Oh, bu harika. | Open Subtitles | لن اكون قادر على فعل تلك الاشياء ولكننى ساتفهم هذا |
Siz bunların hepsini yazın, ben size sonra dönerim. | Open Subtitles | لما لا تقوموا بتدوين تلك الاشياء و انا سأجيب عليها لاحقاً ؟ |
Jaime, sana O şeyleri söylememeliydim. | Open Subtitles | جيمي, لم يكون يجب علي أن اقول اي من تلك الاشياء عندما كنا علي السطح |
Hayır, sana O şeyleri söylememeliydim. | Open Subtitles | لا, لم يجب علي أن اقول اي شي من تلك الاشياء لكي. |
Kim çocukları hakkında bu şeyleri bilir ki zaten? | Open Subtitles | من يعلم تلك الاشياء عن أولادهم ، علي أي حال؟ |
Babam beni yakalamak için bu şeyleri portaldan gönderip duracak. | Open Subtitles | ابي سوف يواصل ارسال تلك الاشياء من البوابة كي يحاول ان يغريني اريدك ان تشمل |
Dua edelim de bot hala orada olsun ve O şeyler etrafında yüzüyor olmasın | Open Subtitles | صلى لله لان قاربى لا زال هناك و تلك الاشياء لاتزحف فى كل انحائه |
o şeylerden dışarıda bir tane daha varsa kaçabilir misiniz sanıyorsunuz? | Open Subtitles | اتعتقدين انك تمتلكين فرصة اذا كان هناك واحد اخر من تلك الاشياء بالخارج؟ |
Kızlara da Böyle şeyler söylüyor musun? | Open Subtitles | اتقول مثل تلك الاشياء للفتيات؟ |
Paris'te, kendini edebiyata ve hiç anlamadığın o şeylere adıyor olacağını sanmıştım. | Open Subtitles | . مجنبا نفسك القاء المحاضرات وكل تلك الاشياء التى لا تعرف شيئا عنها |