O çantalar yağmurda ağırlaşırdı ve hiçbir şeyden o çantalardan ettiğimiz kadar nefret etmedik. | Open Subtitles | هذه الحموله تزداد ثقلا مع الامطار ولم يكره احدنا اى شىء مثلما كرهنا تلك الحقائب |
Tuhaf olan şu ki, o çantalardan birindeki 5 milyon $ ortadan kayboldu. | Open Subtitles | تعرف الووريد هي اول تلك الحقائب وفيها5 مليون دولار ختفت |
Bak. o çantalardan birini gözünde canlandır ama içinde onluklar ve yirmilikler yerine elmas ve incilerle dolu olduğunu düşün. | Open Subtitles | انظر، تخيّل أحد تلك الحقائب تحفل بالماس والدُرر بدلًا من الدولارات. |
Çaldığın bütün çantaların, aynı uçağın bagajına ait olduklarını bulduk. | Open Subtitles | جميع تلك الحقائب التي سرقتها جميع خطوط العوده من الرحلات بنفس العدد |
Şimdi, o çantaların içinde her ne vardı ise, deniz aşırı bir ülkeden geldiler, değil mi? | Open Subtitles | أذاً أي شئ كان في تلك الحقائب دخل من عبر البحار صحيح ؟ |
Onlar bu çantaları ve giysileri kimlik edinme ve sosyal statüleri için alıyorlar. | TED | يأخذون تلك الحقائب والملابس كنوع من الشعور بالهوية والمركز الاجتماعي. |
Bu arada üzerinde dizinin isminin yazdığı bu çantaları herkes alabiliyor mu? | Open Subtitles | بالمناسبة، أسنحصل جميعنا على تلك الحقائب بأسم العرض عليهم؟ |
Mesela, bizim şirketin resepsiyonistinin dolu Louis Vuitton çantası var ve şundan eminim ki o çantalardan birinin fiyatı onun aylık maaşından daha fazla. | Open Subtitles | لديها العديد من حقائب "لويس فيتون" وأعلم حقيقة ، رغم أن هذا لايمت لي بصلة أن اخدى تلك الحقائب كلفها راتب شهر كامل |
O çantaların içlerinde ne olduğu bilie bilmiyorum adamım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ماكان يوجد في تلك الحقائب يارجل |
Pekâlâ, çantaların birinde telsiz olacaktı. | Open Subtitles | حسناً , هناك مذياع بإحدى تلك الحقائب |
- Senin çantaların mı? | Open Subtitles | - تلك الحقائب الخاصة بك؟ |
- Al bu çantaları. | Open Subtitles | -ستأخد تلك الحقائب |