| İptal olmayacağını sen de benim kadar iyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف ذلك تماماً مثلي لن يتم إلغاء أي شيء |
| Ama sen de benim kadar iyi biliyorsun ki olayları çözmenin birçok yolu var... | Open Subtitles | ولكنَّكـَ تعرفُ تماماً مثلي بأنَّ هنالكَـ طرقاً أخرى لإخمادِ نارِ الغضب |
| Eric, sende benim kadar iyi biliyorsun ki yeni bir şey yoktur yeni biri vardır. | Open Subtitles | إريك)، تعرف تماماً مثلي) أنّه لا جديد عدا شخص جديد |
| İkiniz de benim kadar birinin duygularını incitmekten korkuyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما خائفان من إيذاء مشاعر شخص تماماً مثلي |
| Hiçbir zaman yemek ayırmadı, bebekken bile, tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | لطالما كان شرهاً تماماً مثلي حتى عندما كان جرواً |
| tıpkı benim gibi salatasından domatesleri ayıklıyor. | Open Subtitles | كما أنه يخرج الطماطم من صحن سلطته تماماً مثلي |
| Sen de benim kadar kötüymüşsün! | Open Subtitles | انت سيئة تماماً مثلي |
| - Sen de benim kadar hapissin. | Open Subtitles | أنت مسجونة تماماً مثلي |
| Kendini yaptığın şeye veriyorsun. tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | أنك مشغول في هذه الممارسة تماماً مثلي |
| Onlar da kördü, tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | لقد كانوا فاقدي البصر تماماً مثلي |
| Evet, tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | نعم، تماماً مثلي |