"تمكننا من" - Traduction Arabe en Turc

    • bizim
        
    • için
        
    • mümkün
        
    Şunu bilelim ki hayatımızın gerçek anlamda sürekliliğini sağlayan bizim hücrelerimizdir. TED دعونا نتذكر أن خلايانا تمكننا من الحياة بطريقة في غاية الواقعية.
    çok yüksek çözünürlükte. Tüm detaylara yakın görüş imkanı sağlayan şey bizim algoritmalarımız. TED انها دقة عالية جداً ان الخوارزميات تمكننا من القيام بذلك وتسمح لنا بالتقريب والغوص في التفاصيل
    Bu bizim A noktasından B noktasına gitmemizi veye birşeyler göndermemize izin veren fiziksel bir ağ. TED فهي بنية تحتية مادية تمكننا من الذهاب من النقطة أ إلى النقطة ب وتمكننا من تحريك الأشياء بنفس الطريقة.
    Bu beklentileri karşılamak için yeni düşünme şekilleri var mı? TED هل هناك طرق تفكير جديدة تمكننا من تلبية تلك الطموحات؟
    Onların kültürü okula uymuyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için düşünebileceğimiz yöntemleri sizinle paylaşacağım. TED فثقافتهم لا يتم استيعابها في المدارس وسوف اشارككم بعض الطرق التي اظن انها تمكننا من تجاوز هذه المشكلة
    Ve teknolojinin sihri öldürmek yerine mümkün kılması gerektiğini düşündüm. TED بدا الأمر وكأن التقنية ينبغي أن تمكننا من القدرة على السحر لا أن تقتله.
    İnsan davranışlarıyla aynı hizaya gelirken, bizim neler yaptığımızı daha iyi anlamamızı sağlar ve daha önemlisi, neden TED وهي تتوجه بالسلوكيات البشرية، تستطيع أن تمكننا من أن الحصول على شعور أفضل تجاه ما نقوم به والأكثر أهمية، لماذا،
    Bugün bizim karşılaştığımız zorlukları aşabilecek bir internet yaratmak istiyorsak en az çözmeye çalıştığımız sorunlar kadar insani çözümler üretmek için tüm benliğimizi ortaya koymalıyız. TED لو أردنا اليوم إنشاء تقنية تمكننا من القضاء على التحديات التي تواجهنا، فعلينا أن نجندُ أنفسنا تمامًا لفهم القضايا وإيجاد الحلول التي يستهدفها البشر لحلها.
    Yani bizim reaktörümüz bu basamakları elimine ediyor, eğer çalışmasını sağlarsak çok kıyak olacak. TED لذا، فإن مُفاعلنا النووي يحذف هذه الخطوات، والتي إذا تمكننا من تشغيلها، فهو أمرٌ رائع.
    Yani çok basit robotlar, fakat ortak akıl göstermeleri için programlanabilirlerdi ve bizim yapabildiğimiz şey de buydu. TED آلات بسيطة جدا ولكن يمكن برمجتها لتستقبل الذكاء المُجمَّع وهذا ما تمكننا من عمله
    Ve merakımızı teşvik eden bir şey daha var ki bu da görüntüleme teknolojilerine sahip olmamız ki bizim insan beyninin içine girmemize izin veriyor ve becerimizi artırıyor, örneğin, şu anda görmekte olduğunuz gibi. TED وتساؤل اخر للاعلان عنه هو حقيقة ان لدينا تقنيات التصوير التي تمكننا من الدخول الى عقل الانسان والتمكن من, على سبيل المثال ما ترونه الان
    Ve bana kalırsa, elek bir şirket, klasik elek bir şirket şu üç öğeyi birleştirir: bizim başkalarıyla bağlantı kurma yeteneğimiz -- çoğumuz küresel konumlandırma sistemi (GPS) olan ve internete bağlanan telefonlar taşıyoruz -- birbirimizi ve aradığımız şeyleri kolayca bulmamıza izin vermesi. TED ولذلك فبالنسبة لي، فإن الشركة المنسجمة التقليدية تضم هذه الأشياء الثلاثة: إمكانية الاتصال ببعضنا البعض ثانيا، معظمنا يتنقل حاملا معه جهازا نقالا مزودة بنظام تحديد مواقع و انترنت والتي تمكننا من العثور على بعضنا البعض والعثور على أشياء في الفضاء.
    Şimdi ürünlerimizi kullanmayı, toplu taşıma araçlarını kullanımını bizim yapıların enerji kullanımını teşvik edebilmeye baktığımızda hepsi güzel, fakat hala bir şey geride bırakılıyor. TED فنحن عندما نصل الى طرق تمكننا من " مضاعفة " استخدام انتاجية منتجاتنا .. ووسائل نقلنا وطاقة المباني المحيطة بنا كل هذا رائع .. ولكننا مازلنا متأخرين على هذا الطريق
    Işıkla aktifleşen hücreler elde edebilmek için kurnazca oynayabileceğiniz başka genetik yollar da var. TED وهي وسيلة تمكننا من صنع خلايا عصبية تتجاوب مع الضوء وتتفاعل معه
    Bu yüzdan yarasalar sağlığımız için de önemlidirler, genlerimizin nasıl çalıştığını daha iyi anlamamıza imkân verirler. TED الخفافيش أيضا مهمة لصحتنا، لكي تمكننا من فهم كيفية عمل الجينوم الخاص بنا.
    Ve sonra kalbimizi de açabiliriz, fırsatlar için, başkalarına yardım etmek için, diğerlerini mutlu etmek için, çünkü hepimizin mutlu olduğu zamandan başka hiçbir şey bizi daha fazla mutlu edemez. TED ومن ثم يمكن أن نفتح قلوبنا، قلوبنا لهذه الفرص، لهذه الفرص التي تمكننا من مساعدة الآخرين، لنجعل الآخرين سعداء، لأنه لاشيء يمكنه أن يجعلنا أكثر سعادة من أن نكون جميعا سعداء.
    Öteki uçta ise, gözümüz için fazla hızlı hareket eden şeyler var. Ama bu dünyaya da bakmamızı sağlayan teknolojiye sahibiz. TED ومن الجهة الأخرى، هنالك أشياء تتحرك أسرع من قدرتنا على رؤيتها، لكننا نملك أيضًا التقنيات التي تمكننا من رؤيتها كذلك.
    Bunun bir başka versiyonu nükleik asitleri ayırmaya yarar. Bu da, arazide nükleik asit testlerini yapabilmemizi mümkün kılar. TED نسخة أخرى تمكننا من فصل الأحماض النووية لنتمكن من إجراء اختبارات الأحماض النووية في الموقع
    Daedalus'un mümkün olduğu kadar yakınına bir Geçitle Jumper'ı kullanarak gidip yol üstünde bizi almalarını isteyeceğiz. Open Subtitles سنذهب عبر أقرب بوابة تمكننا من اللقاء مع الديدالوس و نجعلهم يلتقطوننا معهم في طريقها إلى هذا الكوكب
    Buraya, Amerikaya gelmeye karar verdik yeni beceriler edinmek istiyorduk böylece insanlarımıza adil bir biçimde katkı yapmamız mümkün olacaktı belki iyileşmesine de yardım edebilecektik. TED لقد قررنا المجئ هنا إلى الولايات المتحدة الأمريكية بحثًا عن مهارات جديدة التي قد تمكننا من المساهمة بشكل إيجابي في مجتمعنا. وربما تساعد في إخراجه من محنته.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus