"تنال" - Traduction Arabe en Turc

• elde
• alırsın
• alıyorsun
• alır
• alacaksın
• alamayacaksın
• uyumaya
• alamazsın
• yakalayamayacaksın

Onun yasal haklarını koruyor ve bir şans elde etmesini garantilemeye çalışıyordum. Bu şok edici.
هذا ما كنت أفعله هناك، كنت أقوم بحماية حقوقها المدنية وأتأكد من أن تنال فرصة

Senin gibi bir kız, istediği her erkeği elde edebilir.
فتاة مثلكِ يمكنها أن تنال من أى شاب تريده

Her halükarda, gay ya da zihinsel özürlüyü oynarsan Oscar'ı alırsın.
أياً كان، سواء مثلت شاذ أو متأخر عقلياً تنال الأوسكار

Yaptığın şeyden her zaman haz alıyorsun... ya da bir takım.
.. تشعر بالارتياح" دائما ً مما تفعله" "أو تنال على "بدلة

İşe yaramaz. Üçlü maça asını alır.
لا مساعدة الثلاثة تنال ورقة آس

Sana bir görev vereceğim. Onu yapıp istediğim alacaksın. Tıpkı çiçekler gibi.
أكلّفك بمهمّة، تنفذها، ثم تنال ما أردته، كما حصلت على الورد.

Her kimseler intikamını asla alamayacaksın.
حسنا , ايا من يكونوا لن تنال ابدا إنتقامك الآن

Biraz uyumaya çalış tamam mı? Şey... sanırım o adamın teklifini kabul edeceğim.
أرجوك حاول أن تنال قسطاً من النوم؟ اعتقد أنني سأقبل عرض ذلك الرجل

- Teşekkürler. Tanrım! Asla istediğin renkleri alamazsın.
شكراً لك، لا تنال أبداً الألوان التى ترغب بها.

Beni asla yakalayamayacaksın kahraman rolü oynama.Sen bir hırsızsın.
فلن تنال مني لا تلعب دور البطل. إنك لص

Canlıların besinlerini üçkâğıtla elde ettikleri bir ekosistem...
إنّه نظامٌ بيئي، والذي خلاله تنال أولئكَ .المخلوقاتغذائهامنخلال خداع فرائسها.

Herschel, istediğin her şeyi elde edeceksin, para, kadın...
هيرشيل،سوف تنال كل ما تريد: المال،والنساء..

İstediği her erkeği elde edebilir, her zaman olduğu gibi.
،يمكنها أن تنال أي رجال تريد وغالباً ما تقدِر

Çavuş Hicock, eğer bir daha ölüm bildirimleri yerine ölü haberi dediğinizi duyarsam Baş komiserden önce benden kınama alırsın.
إذا ما أشرت إلى مقتل "ليونارد" على أنها قضية قتل صغيرة ثانية سأعمل على أن تنال التوبيخ واللوم من المُفتش

(Kaza ortaya çıkarsa sen de payını alırsın.)
يمكن أن تنال نصيبك بأعلان نتيجة حوادث الوفاة

İstediğimizi verirsen karşılığını fazlasıyla alırsın.
يتعيّن أن تنال ما يحفّز جأشكَ إذا ابتغينا الرسوّ على شاطئ مشترك

- Ve tüm o insanları o öldürdü. - Bekle, dur biraz. Sen bu bilgileri nereden alıyorsun?
مهلًا، انتظر لحظة من أين تنال كلّ هذه المعلومات؟

- Evet. Ama sürekli C alıyorsun.
لكنك تنال علامات منخفضة

Sonuçta her şeyi alır.
فى النهاية تنال هى منهم جميعاً

Ama benim kızım aslan payını alır.
-ولكن زوجتي تنال حصة الأسد . -من أين أتيت بذلك؟

Ama ne olursa olsun paranı alacaksın değil mi?
لكنّكَ تنال أجرك بغض النظر عن إيجادهم، أليس كذلك؟

O toplantıya gidip tüm övgüyü kendin alacaksın demek?
ستذهب للإعلان و تنال كل الفضل ؟

Bu teklifi kabul edersen istediğin cevapları asla alamayacaksın.
وإن قبلت العرض فلن تنال الإجابات التي تريدها

Artık geç oldu biraz uyumaya çalışmalısın.
لقد تأخر الوقت, ويجب ان تنال قسطا من النوم

Bir gösteriye daha katılırsan bizden kuruş alamazsın.
إن ضبطناكَ في مظاهرة أخرى فلن تنال قرشًا واحدًا

Yanından yürüyüm geçeceğim Beni asla yakalayamayacaksın
سأتقدم نحوك ولن تنال مني