karşı karşıya kaldığınız her seçimin kolay bir seçim olduğu bir dünya hayal edin, her zaman diğerlerinden iyi bir alternatif var. | TED | تخيل عالمًا فيه كل خيار تواجهه هو خيار سهل، بمعنى أنه دائما هناك بديل أفضل. |
Evet, uzun vadede bir sorun olmayacak. Neyle karşı karşıya olduğunun farkında değilsin. | Open Subtitles | لن يفيد هذا على المدى البعيد ليست لديك فكرة عن ما تواجهه |
Onunla yüz yüze gelirsen ne yapacağını sanıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقد أنك ستفعل عندما تواجهه ؟ ماذا تعتقد أنك ستفعل عندما تواجهه ؟ |
Eğer onunla yüzleşecek kadar erkek olursanız başka şehirlere saldırmayacağını söyledi. | Open Subtitles | ...إذا كنت رجلاً بما يكفى لكى تذهب و تواجهه. |
Ve bu acı veriyor, ve bu berbat ama gerçek bu, sen de bununla yüzleşmelisin. | Open Subtitles | . وهذا ، هذا يؤلم . وهذا سيء . ولكن هذا الواقع ويجب أن تواجهه |
Fakat artık, bununla tek başına yüzleşmen gerekmeyecek. | Open Subtitles | ولكن الآن يجب ان تواجهه بمفردك |
Kiminle uğraştığını hiç bilmiyorsun, seni zavallı yalaka. | Open Subtitles | أنت لا تعرف ما الذي تواجهه هنا ايها المتحذلق |
Yüzleştiğin şeye gıpta etmiyorum, ama yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحسدك على ما تواجهه. لكنني أريد المساعدة. |
Bu yüzden onunla yüzleştin. | Open Subtitles | هناك حيث تواجهه |
Doğa üstü bir şeyle savaşırken ilk bilmeniz gereken ne ile karşı karşıya olduğunuz. | Open Subtitles | الخطوة الأولى في مواجهة الخوارق هو معرفة ما تواجهه |
Havalanıp... neyle karşı karşıya olduğumuzu görmek iyi oldu. | Open Subtitles | من الجيد أن تطير فوق المكان هنا لترى مالذي تواجهه |
Ailelerinin ne ile karşı karşıya olduğunu bilmek istiyorlar. | Open Subtitles | هم يريدون أن يعرفوا بالضبط ما الذي تواجهه عائلاتهم. |
Ajan Winter ne ile karşı karşıya olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | العميله وينتر ليس لديها أى فكره عما تواجهه |
karşı karşıya olduğun bu çıkmazı gurur yarattı. | Open Subtitles | بسبب غرورك وضعت نفسك في هذا المأزق الذي تواجهه الآن |
Benim zamanımda bir sorunun olursa gider yüz yüze konuşur söylerdin bilgisayar korsanlığı yapmazdın, bunlardan hiçbir şey anlamıyorum. | Open Subtitles | أتعلم، في زماني، أن واجهت مشكلة مع شخص ما، عليك أن تواجهه بها وجهًا لوجه، لا شيء من هراء قرصنة الحاسوب هذه، |
Onunla yüz yüze gelirsen ne yapacağını sanıyorsun? | Open Subtitles | - ماذا تعتقد أنك ستفعل عندما تواجهه ؟ |
Onunla kendin yüzleşecek kadar adam değilmişsin. | Open Subtitles | لم تكن رجلٌ كفاية حتى تواجهه بنفسك. |
Corey'den hoşlandığını biliyordun ama onunla tek başına yüzleşecek cesaretin yoktu. | Open Subtitles | لكنك كنت أجبن من أن تواجهه... بنفسك. |
Geçmişini geri döndüremezsin. Onunla yüzleşmelisin. | Open Subtitles | لا تستطيع الغاء ماضيك يجب ان تواجهه |
- Bir ara onunla yüzleşmelisin. | Open Subtitles | -يجب ان تواجهه يوماً ما |
Fakat artık, bununla tek başına yüzleşmen gerekmeyecek. | Open Subtitles | ولكن الآن يجب ان تواجهه بمفردك |
Onca zamandır yaptıklarımın hepsi hatalıydı... ..ama şimdi biliyoruz ki... ..nelerle uğraştığını... | Open Subtitles | لقد لوث كل شئ قمتُ بفعله منذ ذلك الوقت ... لكن الآن , معرفتي ... بما كانت تواجهه |
Yüzleştiğin tehlikelere karşı neler yaptığımı görmek istiyorsan... | Open Subtitles | إن وددت معرفة دوري حيال الخطر الذي تواجهه حاليًا |