Ailesi geçen yıl ölmüş. Akrabası yok. | Open Subtitles | لقد توفّي والداها العام الماضي، ولا يوجد لديها أقرباء |
Motosiklet kazasında ölmüş bir gitariste aitmiş. | Open Subtitles | غيتار يعودُ إلى عازف توفّي في حادث درّاجةٍ ناريّة |
Sam öldüğü zamanki gibi tekrar hastalanmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدكِ أن تمرضي مجدداً مثلما مرضتِ عندما توفّي سام |
Sam öldüğünde hastalandığın gibi tekrar hastalanmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريدكِ أن تمرضي ثانيةً مثلما مرضتِ عندما توفّي سام |
Doktor raporu onu bulmamızdan üç saat önce öldüğünü söylüyordu. | Open Subtitles | تقرير الطبيب الشرعي وضّح انه قد توفّي قبل 3 ساعات من عثورنا عليه |
Arkadasimin babasi ani bir kalp kriziyle vefat etti. | Open Subtitles | والد صديقي توفّي جرّاء نوبة قلبية |
Bir buçuk yıl sonra oğlu yine de kanserden Öldü. | TED | ولكن وبعد عام ونصف توفّي ولدها من جراء مرض السرطان. |
Babam öldüğünden beri... hayatımın neredeyse tamamını hayaletlerle geçirdim. | Open Subtitles | منذ أن توفّي والدي قضيت تقريبًا معظم حياتي مع الأشباح |
İki adam, Shipwrights'ta palalarıyla birbirine girmiş. Biri ölmüş. | Open Subtitles | رجلان طعنا وقت إغلاق حوض إصلاح السفن ، أحدهما قد توفّي الآن |
Görünüşe göre başına isabet eden bir kurşunla ölmüş. Balistik inceleme, merminin Van Horn'ları öldürenle aynı kalibreye sahip olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | يظهر أنه توفّي بسبب رصاصة للرأس تقرير المقذافية أكّد أنه يطابق المعيار |
Görünen o ki, amcası dün ölmüş ve gömülmesi için naaşını buraya gemiyle getirme ayarlamaları yaparken Kevin izlendiği, takip edildiği hissine kapılmış. | Open Subtitles | عمّهُ على ما يبدو توفّي يوم أمس، وبينما كان يقوم بوضع الترتيبات لشحن جثمانه و دفنه هنا، |
Oscar Foster, ...tomogrofi makinesinde ölmüş. | Open Subtitles | اوسكار فوستر الّذي توفّي داخل جهاز تصوير مقطعي |
Kardeşin öldüğü için üzgündün ve şimdi de kocan hasta olduğu için üzgünsün. | Open Subtitles | كنت مضطربة عندما توفّي أخوكِ وأنتِ منزعجة الآن لأن زوجك مريض |
Bunlar ailen öldüğü zaman başladı değil mi? | Open Subtitles | هذا كله بدأ عندما توفّي والداكِ, اليس كذلك؟ |
Fakat Joel'ın öldüğü geceden sonra bu arzu, Joel'in hayatını bir video oyunu yoluyla paylaşma arzusu -- bu karşı koyamadığım bir şeydi. | TED | لكن بعد الليلة التي توفّي فيها "جويل"، الشغف، وفرصة مشاركة حياة "جويل" من خلال لعبتنا كان أمراً لا يقاوَم. |
Babam öldüğünde, ağabeyim ve benden başka kimsenin onu hatırlamayacağını düşündüm. | Open Subtitles | عندما توفّي والدي, ظننت أني أنا وأخي الوحيدين اللذين سنتذكره |
Bu benim hâtâm değil. Babam öldüğünde sen yoktun. | Open Subtitles | انا لست خطئي, لم تكوني قريبة من عندما توفّي والدي. |
"Sam öldüğünde ben kocamı, sen de kardeşini kaybettin." | Open Subtitles | لما توفّي سام، فقدتُ زوجاً، وفقدتِ أخاً |
Hayatının yarısını zehirli tozlar soluyarak geçirmişken benden kocamın mide ekşimesinden öldüğünü kabullenmemi bekliyorsunuz. | Open Subtitles | والآن تحاولين أن تقولي لي أنّ زوجي توفّي بسبب حُرقة |
Çarptığı adamın öldüğünü duyunca sakinleştirici verdiler. | Open Subtitles | اضطروا لإعطائها مهدئات بعدما علمتْ أن الرجل الذي صدمَته توفّي. |
Erkek arkadaşı da çok kısa bir süre sonra vefat etti. | Open Subtitles | خليلها توفّي بعدها بفترةٍ وجيزة، |
Johns Hopkins hastanesinde vefat etti. | Open Subtitles | توفّي ليلة البارحة (بمستشفى (جونز هوبكينز |
Annemler Öldü, ben de en sevdiğim beyaz kuzenlerime yerleşmeye geldim. | Open Subtitles | توفّي والداي لذا سأنتقل إلى بيت أقاربي المفضّلين في حيّ البيض |
Babası öldüğünden beri gözümün önünden ayıramaz oldum. | Open Subtitles | منذ أن توفّي والده و أنا لا أستطيع أن أغفل عنه |