Bay Tolson'ı tutuklamak için hiçbir kanıtınız olmadığı çok açık Şerif. | Open Subtitles | ايها الشريف من الواضح أنه ليس لديك (اية أدلة لاعتقال السيد (تولسن |
Takım elbisenize bayıldım, Bay Tolson. | Open Subtitles | كنتُ أبدي الإعجاب بحلّـتك، سيّد (تولسن). |
Bay Tolson'un başvurusu oldu mu? | Open Subtitles | هل وردنا طلب توظيف من قبل السيّد (تولسن)؟ |
Burada Bay Tolson'ın kadınlara özel bir ilgi duymadığından bahsedilmiş. | Open Subtitles | ذلك أمر رائع، آنسة (غاندي). مذكور هنا بأنّ السيّد (تولسن) لم يبدِ ثمّة إهتمام بالنساء. |
Başvurunuzda bazı sorunlar vardı, Bay Tolson. | Open Subtitles | كانت هناك عدّة معوقات بطلب توظيفك، يا سيّد (تولسن). |
İtibarımızı önemsiz olarak mı görüyorsun, Bay Tolson. | Open Subtitles | أتعتبر سمعتنا أمراً تافهاً، يا سيّد (تولسن)؟ |
Ayrıca oldukça geç oldu. Öyle değil mi, Bay Tolson? | Open Subtitles | وبدأ الوقت يتأخّر، أليس كذلك، سيّد (تولسن)؟ |
Öyle değil mi, Bay Tolson? | Open Subtitles | فنحنُ مشغولون للغاية، أليس كذلك، سيّد (تولسن)؟ |
Clyde Tolson'un mezarı Kongre Mezarlığı'nda Hoover'ın mezarından birkaç metre uzaktadır. | Open Subtitles | قبر (تولسن) على مسافة بضعة ياردات من (هوفر) بمقابر الكونغرس. |
Takım elbisenize hayran kaldım, Bay Tolson. | Open Subtitles | كنتُ أبدي الإعجاب بحلّـتك، سيّد (تولسن). |
Bay Tolson diye birinden başvuru geldi mi? | Open Subtitles | هل وردنا طلب توظيف من قبل السيّد (تولسن)؟ |
Evet. Bay Tolson'un kadınlara pek ilgi göstermediği yazılı. | Open Subtitles | مذكور هنا بأنّ السيّد (تولسن) لم يبدِ ثمّة إهتمام بالنساء. |
İtibarımız değersiz mi sizce, Bay Tolson? | Open Subtitles | أتعتبر سمعتنا أمراً تافهاً، يا سيّد (تولسن)؟ |
Ayrıca çok geç oldu, değil mi, Bay Tolson? | Open Subtitles | وبدأ الوقت يتأخّر، أليس كذلك، سيّد (تولسن)؟ |
Clyde Tolson'ın mezarı, Kongre Mezarlığı'nda Hoover'ınkinin yanıbaşında. | Open Subtitles | قبر (تولسن) على مسافة بضعة ياردات من (هوفر) بمقابر الكونغرس. |
Ne kadar zamandır sizin için çalışıyordu, Bay Tolson? | Open Subtitles | منذ متى بدأت العمل لصالحك، سيد (تولسن) ؟ |
Şimdiki amirim Bryce Tolson'a gittim. | Open Subtitles | ذهبت مباشرة إلى رئيسي (المباشر، (برايس تولسن. |
Bay Tolson, düzeltip üstünü kapamayı istedi. | Open Subtitles | السيد (تولسن) أراد فقط إصلاح الأمر و التغطية عليه. |
Bu yüzden Tolson'dan üstün olan Yönetim Kurulu Başkanı Richard Colford'a gittim. | Open Subtitles | (و هذا ما جعلني أتجاوز (تولسن و الذهاب إلى المدير التنفيذي، (ريتشارد كولفورد). |
Danstan sonra Bay Tolson'ın evine gittik. | Open Subtitles | (ذهبت لمنزل السيد (تولسن بعد الحفلة |