Hayır, sen demokratik artıklarca tehdit edilen kaygılı bir elit topluluk hakkında konuşuyorsun. | Open Subtitles | لا، انت تَتكلّمُ عن نخبةً مُتَلَهِّفةً في عالم هدّدَ بالزيادةِ الديمقراطيةِ |
Psikiyatri uzmanıyla konuşuyorsun. | Open Subtitles | أنت تُدركُ بأنّك تَتكلّمُ مع طبيب نفساني |
konuşurken dudakların hareket etmiyor. | Open Subtitles | فَمّكَ لا يُحرّكُ عندما تَتكلّمُ. |
babanın doğumgününde bile saçma sapan konuşuyor? | Open Subtitles | انها تَتكلّمُ بالهراء حتى فى عيدِ ميلاد ابى؟ |
Senin benimle konuştuğunu görürse çok ciddi bir | Open Subtitles | إذا يَرى بأنّك تَتكلّمُ معني الأطول الدقيق الآخر، |
Öğrencilerinizle bu şekilde mi konuşuyorsunuz, Bay Mathur? | Open Subtitles | السّيد ماثور! ما هذه الطريقة التى تَتكلّمُ بها مع طلابِكَ؟ |
Seninle konuşmadığım için kızdın şimdi de sen benimle konuşmuyorsun. | Open Subtitles | أنت مجنون عليّ لعدم الكَلام معك، لذا الآن أنت لا تَتكلّمُ معني. |
İşte şimdi bir robot gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | الآن أنت تَتكلّمُ مثل إنسان آلي. |
Neden psikologunla benim hakkında konuşuyorsun? | Open Subtitles | لماذا تَتكلّمُ مع معالجِكَ عنيّ؟ |
Benden bir şeyler öğrenmesi gereken bir öğrencisin ama ne zaman arkamı dönsem, bu adamla konuşuyorsun. | Open Subtitles | أنت a med طالب الذي يَجِبُ أَنْ يُتعلّمَ منّي، لكن كُلَّ مَرَّةٍ أَستديرُ، أنت تَتكلّمُ معه. |
Sivil haklarını gözetiyormuşsun gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | تَتكلّمُ كما لو أنَّ أنت تمثل الحقوق المدنية . |
Sivil haklarını gözetiyormuşsun gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | تَتكلّمُ كما لو أنَّ أنت تمثل الحقوق المدنية . |
Daha önce sizi konuşurken duymuştum. | Open Subtitles | سَمعتُ بأنّك تَتكلّمُ قبل ذلك. |
Randy, Onunla konuşurken kendini tanıtmana gerek yok. | Open Subtitles | أَتكلّمُ إليك ثانيةً. Randy، أنت لَسْتَ بِحاجةٍ إلى لإخْبار الرجلِ بأنّك تَتكلّمُ معه. |
Demek yer yüzündeki her terapistle konuşuyor. | Open Subtitles | لذا هي تَتكلّمُ معها كُلّ معالج تحت الشمسِ ما عداي. |
Kız biriyle konuşuyor ama o kimse, kameralardan uzak duruyor. | Open Subtitles | هي تَتكلّمُ مع شخص ما لكن مَنْ هو باقٍ بعيداً عن الكاميرا. |
Tanrım, köpekle konuştuğunu anlayamamıştım. | Open Subtitles | الجحيم، أَخذتُ a نِصْف a خطوة قبل ذلك أدركتُ بأنّها كَانتْ تَتكلّمُ مع الكلبِ. |
Uh, pardon Bay Schrute, kiminle konuşuyorsunuz? | Open Subtitles | Uh، يُعذرُني، السّيد دوايت، مَنْ تَتكلّمُ معه؟ |
Daha önceleri hep onun hakkında konuşuyordun ama artık konuşmuyorsun. | Open Subtitles | ًفي وقت سابق أنت كُنْتَ تَتحدّثُ عنه دائماً ه لكن الآن أنت لا تَتكلّمُ عنه |
Bu seninle konuştuğu anlamına gelir. | Open Subtitles | لأنه يُشيرُ ضمناً إلى أنَّ هي تَتكلّمُ معك. |
Galiba İspanyolca konuşmuyor. | Open Subtitles | أَحْزرُ بأنّها لا تَتكلّمُ لغةَ إسبانيةَ. |
Şarap demini bulduğunda, kurukafa konuştuğunda, saat doğru zamanı çaldığında. | Open Subtitles | عندما يَشْربُ النبيذ نفسه، عندما تَتكلّمُ الجمجمة عندما تضْربُ الساعة الوقتُ الصحيحُ |
Joanne ile tekrar birlikte olmak hakkında mı konuşuyordun? | Open Subtitles | أنت تَتكلّمُ إلى جوان حول يُصبحُ إدعمْ سوية؟ |
Biliyor musun, Hugo, tıpkı Jackson'un ırkçılarından birisi gibi konuştun. | Open Subtitles | تَعْرفُ، هيوجو، أنت تَتكلّمُ بعنصرية مثل جاكسون |
Sanki çuvallamış kızıyla değil, kız arkadaşıyla konuşuyordu. | Open Subtitles | هو كَانَ مثل هي كَانتْ تَتكلّمُ إلى a صديقة، بدلاً مِنْ برغيها بنتِ أعلى. |